MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
İDDİANAME'DEKİ YAZILARIM VE NURAY MERT'İN SÖYLEDİKLERİ
Önce Milliyet gazetesindeki haberde gördüm:
İlhan Selçuk'un evinde 'el konan' evrak arasında
'Emre Kongar Medya Notu' başlıklı bir doküman da varmış.
'Neymiş acaba şu yazı?' merakıyla, iddianamenin eklerine baktım.
Pek çok garip 'belge'nin yanında, bir değil, üç adet
Cumhuriyet yazıma rastladım:
- Aydınlanma köşesinde yayınlanan 'Mahalle Baskısı Nedir?'
başlıklı yazı.
 
- Yine Aydınlanma köşesinde daha önce yayınlanmış ve İlhan
Selçuk'a bilgi için yollanmış olan
'İslamcı Terörün Önlenmesi İçin
Amerikalıların Önerileri ve GOP' başlıklı yazı.
 
- Medya Notu köşesinde yayınlanmış olan
'İki Makale ve Medyanın Yansıttığı Türkiye' başlıklı
yazı.
Haberde adı geçen belge, üçüncü yazıydı.
Bu arada, Cumhuriyet'te yayınlanan bütün yazılarıma
'www.kongar.org' adresindeki İnternet sitemden kolaylıkla
erişilebileceğini de bir kez daha anımsatayım.
* * *
Radikal yazarı Nuray Mert'in, Devrim Sevimay ile yaptığı
ve 14 Temmuz 2008 tarihli Milliyet'te yayınlanan söyleşisi, benim
yazılarımla ilgili değil.
Sadece bu makalede, tesadüfen bir araya geldi.
Bu ilginç söyleşiden bazı bölümleri siz okurlarımla paylaşmak istedim:
"...Mesela beğenirsiniz beğenmezsiniz ama laiklikle ilgili bir endişe var
bu ülkede. Siz buna 'Yok canım endişe değil, Ergenekon'un kışkırttığı
bir şey' derseniz demek ki ya siz bu ülkeyi tanımıyorsunuz, ya bir
kesimin endişeleriyle pek muhatap olmak istemiyorsunuz ya da bir
'kaçış sendromu' içindesiniz."
Devrim Sevimay: "Veya siyasi hasmınızı kasten zan altında
bırakıyorsunuz..."
Nuray Mert: "En kötü seçenek de bu ve bunların dördü de çok
sorunlu. O yüzden de ben 'Türkiye buradan demokratikleşerek çıkamaz'
diyorum. Çünkü bu çerçevede kurulan bir dava hukuk davası olmaz,
siyasallaşır."
"...Mesela bakıyorsunuz, önlenemez, gözü kara bir medya tekeli
oluşturma gayreti var. En son atv-Sabah ihalesinde göz göre
göre bir yandaşınıza kamu bankalarından kredi veriyorsunuz. Bu kadar
medya desteğiniz var ama yeterli bulmuyorsunuz ve bu işi bir medyalar
savaşı olarak görüyorsunuz."
"...Sindirme dediğimiz şey de illa polisle, askerle olmaz; çağımızda
sindirme dediğimiz şey iletişim üzerinden olur. Biliyorsunuz İtalya'da da
medya tekeline sahip olan Berlusconi habire seçim kazanıyor. Bu
çağımızın problemi ama tek başına bu bile çok ürkütücü değil mi? Ben çok
ürkütücü buluyorum."
"...Geçen gün TV'de Nazlı Hanımı (Ilıcak) dinledim, soğuk savaş
yıllarından söz ederken sivillerin silahlandırılması konusunu 'Tabii o
zamanlar bir komünist işgal falan olursa hani halk da kendini korusun diye
böyle bir şey düşünülmüş' diye açıklıyor.
Be Hanım o zamanlar bu memleketin ordusu yok mu? Emniyet teşkilatı yok
mu? Hangi şart altında sivil ahalinin silahlandırılması normal olur? Ama
Nazlı Hanım, soğuk savaş döneminde kendi de taraf olduğu için,
sahibi olduğu gazete bir soğuk savaş propagandisti olduğu için o konuları
da hiç fazla deşme taraftarı değil. O yüzden o dönemle hesaplaşan falan
çıkmaz, hiç merak etmeyin.
Gelelim daha sonraki 1980'in yeşil kuşak dönemine... O dönemde olan
bitenleri de biraz sorgulayalım o zaman. Bazı dini cemaatler nasıl
birtakım gizli işler yaptı, ödeneklerden, bilmem nelerden yararlandı,
bunların hepsini dökelim ortaya..."
* * *
Söyleşinin tümü çok daha ilginç.
İnternetten
bulup okursanız, bana teşekkür edersiniz.
Tabii Devrim Sevimay1'ı da kutlarım.
|