Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
GÜNCEL,(1) 19 Mayıs 2025 19 Mayıs Kurtuluş Savaşımızın başlangıcından bu yana 106 yıl geçti. Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, bugün biz de olmayacaktık. İstanbul muhtemelen İngilizce konuşan uluslararası bir Yunan kenti olacaktı. Ne Türkiye Cumhuriyeti olacaktı ne yazılı ne de sözlü kültürümüz gelişecekti. Elbette şu anda bizi yönetenler de bizler gibi kendi yurtlarında sömürge halkının birer parçası olacaklardı. Dolayısıyla, özellikle siyasal yöneticiler açısından Atatürk'ü, Cumhuriyeti inkår etmek tam bir nankörlük, haddini bilmezlikten de öte, tam bir kendini bilmezliktir. * * * İsmet İnönü'nün Çok Partili Rejim'e geçileceğini ilan ettiği 1 Kasım 1945'den beri küçük aralıklarla Türkiye'ye yöneten sağcı politikacılar, yani Karşı Devrimciler, özellikle son 25 yılda, dilimizi ve dilimizdeki kavram ve terimleri de bozdular. Sadece son dönemde yapılan iki saptırmaya dikkat çekersem, ne dediğim anlaşılır sanıyorum: 1) Devlet ile Hükümet arasındaki fark kaldırıldı, Hükümet olan İktidar ve onun temsilcileri Devlet diye topluma aşılandı. Oysa Devlet başkadır, Hükümet başka: Devlet Türkiye Cumhuriyeti'dir. Hükümet onu bir süre yönetmek için seçilen siyasal parti veya partilerdir. Devlet kalıcıdır, Hükümet geçici. İktidar ve temsilcileri, artık neredeyse tümüne sahip olduğu medya ile, sürekli olarak kendilerini Devlet olarak tanımlıyor ve kendi yanlış politikalarına karşı çıkanları Devlete karşı çıkmakla suçluyorlar. Bu açıkça Faşizmdir. 2) Anayasa'da tanımlanan siyasal ve hukuksal vatandaşlık ile etnik ve dinsel/mezhepsel aidiyet yani, toplumsal kimlik birbirine karıştırıldı. Dinsel/mezhepsel kimlik ile etnik kimlik, vatandaşlık diye yutturulmaya çalışıldı. Bu sürecin sonunda, vatandaşlık bağı da, dinsel/mezhepsel veya etnik kimlik yerine kullanılmaya başlandı. Oysa Anayasa'da tanımlanan vatandaşlık, ya da bazılarımızın yeğlediği terimle yurttaşlık, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile insanların siyasal ve hukuksal bağını belirten bir kavramdır. Dinsel/mezhepsel ve/veya etnik kimlik ise, insanların ailesel kökenini ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla birlikte, sahip olduğu, doğuştan gelen bağlarını vurgular. Vatandaşlık bağını bir din/mezhep veya bir etnik kökene bağlamak da ayrıca Faşizmdir. Önümüzdeki günlerde Cumhuriyet'te bu konuda düşündüklerimi yazacağım.
Hoş geldinizOğlum bu siteyi oluştururken, benden siteye girenler için bir "hoşgeldiniz" iletisi istedi. Ben de ona bir değil dört ileti verdim:
(1)Eski "Güncel"ler için Güncel Arşivi'ne bakınız. |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 19 Mayıs 2025