Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
6 Ocak 2014
ABD "Ilımlı İslam" Projesinden Vaz Geçti mi?
Geçen gün okurlarımın birinden bir mektup aldım.
ABD ile Gülen Cemaati arasındaki ilişkileri, "Ilımlı İslam" bağlamında sorguluyordu.
Önce mektubu görelim:
http://www.kongar.org/aydinlanma/2004/425_ABD_Ilimli_Islam_ve_Turkiye.php
Yukardaki linkte olan yazınızı okudum ve mealen şöyle diyorsunuz; "Ilımlı İslam projesi Amerika'ya bir çıkar sağlamayacaktır."
"Amerika bunun ne zaman farkına varıcak merak ediyorum."
Amerika bunun farkına varmış olup cemaati tasfiye etmeye başlamış olabilir mi?
Şu günlerde yaşadığımız olaylarda Gülen Cemaati'nin kan kaybettiğini görüyoruz.
Gülen Cemaatinin ılımlı islam projesindeki yerini de Amerikan Rand düşünce
kuruluşunun daimi politik danışmanı Graham Fuller, "Siyasal İslam'ın Geleceği"
adlı kitapta; Amerikan dış politikasının en önemli hedeflerinden birinin özünde
İslamcı fakat aynı zamanda liberal bir İslami reformu teşvik etmek, bu amaçla da
Nurcuların -özellikle Fethullah Gülen'in desteklenmesi gerektiğini ileri
sürmektedir.
Fuller; Türkiye'deki 236 okulu, yurtdışında 280 okulu, 200 dolayında dini vakfı
ve 211 ticari şirketi ile Gülen'in BOP'un kapsama alanında etkili olabilecek liberal
bir İslamcı hareket olduğu görüşündedir.(9) (Fuller, 1993: 20-36)
Ilımlı İslam projesinde böylesine kilit rol alan bir cemaatin kan kaybetmesini
Amerika'nın stratejisini değiştirmeye başladığından kaynaklandığını söyleyebilir miyiz?
Saygılarımla F. K."
2013'e baktığımızda, özellikle Libya, Mısır, Suriye ve Türkiye'deki olayları düşündüğümüzde, ABD'nin "Ilımlı İslam" veya "Amerikancı İslam" ya da "Küreselleşmeyle bütünleşmiş Liberal İslam" projesinin, sadece Türkiye'de değil, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'yu kapsayan bütün coğrafyada çöktüğünü söyleyebiliriz. Elbette bu gerçeği ABD'nin görmemesi olanaklı değil... Ellerinde daha fazla ve daha güncel veri var. Bütün olaylar, "Ilımlı İslam" adı altında, ABD'nin onayı ya da doğrudan desteği ile iktidara gelenlerin, rüşvet, yolsuzluk ve diktatörlük batağına saplandığını gösteriyor. Rüşvet, yolsuzluk ve diktatörlük batağı, hem bu yönetimlerin uluslararası piyasalarla bütünleşmesini engelliyor, hem ülkenin demokratikleşmesini geriye götürüyor, hem de bu eksik ve yanlışlarıyla, ABD'nin çıkarlarına hizmet etmiyor. Bu açılardan, ABD'nin "uyanmaya" başladığını söyleyebiliriz. Sanıyorum, bu "uyanmanın" en somut verileri, Mısır ve Suriye olaylarında açıkça görüldü! Türkiye ise ayrı bir vaka: Çünkü Türkiye'deki Ilımlı İslam iktidarı, ikili bir koalisyon biçiminde yürütülüyordu... AKP ve Gülen Cemaati, uzun bir süre iktidarı uyum içinde götürdü. Ama rüşvet, yolsuzluk ve diktatörlük Türkiye'yi de pençesine alınca, işler ters döndü. Tabii burada 12 yıllık iktidarın nimetlerinin paylaşılması, dış politikadaki yanlışlar gibi yan faktörler de var ama, bunların ön plana çıkması, rüşvet, yolsuzluk ve diktatörlük sorunlarının yaygınlaşması ile gerçekleşti. ABD'nin Gülen Cemaati'ndan desteğini çekip çekmediğine gelince: Yine çok karışık bir konu... Çünkü Türkiye'nin yaşadığı krizlerin resmi sorumlusu elbette seçilmiş iktidar, yani AKP'dir... Sorumlu tutulacak, daha da doğrusu "sorumlu tutulabilecek" yani somut bir örgütlenme olarak meydanda olan yapı, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi olarak görünüyor. Bu açıdan konunun, "ABD Gülen'den desteğini çekti mi" bağlamında değil, "ABD desteğini AKP'den çekti mi" diye tartışılması, gerçeklere daha uygun olur diye düşünüyorum. Bu konuya, önümüzdeki hafta Cumhuriyet'teki yazılarımda da eğileceğim. Değerli okuruma bir tavsiyem de benim "ABD'nin Siyasal İslam'la Dansı" adlı kitabıma bir göz atmasıdır, orada bu konuda daha çok ipucu bulabilir. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024