Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
Sayın Müjdat Gezen'in MGM Gazetesinde Aralık 2004 Tarihinde Yayınlanan Yazısı EMRE KONGAR HAKKINDABurada Emre Kongar'ın bilim adamlığından söz etmeyeceğiz. Aldığı uluslararası onursal ödüllerden ve nişanlardan da söz etmeyeceğiz. Yazarlık, gazete danışmanlığı gibi yönlerine de değinmeyeceğiz. Üniversite hocalığı konusuna da değinmeyeceğiz... Çok okunan bir yazar olduğundan da bahsetmeyeceğiz... Bunların tümü bir gerçek ama, bir gerçek daha var ki, beni en çok o ilgilendiriyor. Emre'nin dost ve arkadaşlığı... Ondan söz edeceğiz... Emre Kongar'la bir Ankara Turnesi'nde tanıştım. Oyunumuzu izlemeye geldi. Sonra beni ve snatçı arkadaşlarımı evine davet etti. Gittik. Sakalını kesmediği için üniversitedeki görevinden ayrılmıştı. 12 Eylül faşizminin en çılgın günleri yaşanıyordu. Yönetim insanların saçına sakalına, cinsiyetine karışır olmuştu. O ara hepimiz kıyısından köşesinden nasibimizi almıştık hareketten. Emre'ye de sakal denk gelmişti. Üniversite hocası sakallı olamazdı. O da net bir yanıt vermişti: "Sakalıma karım karışır, devlet değil." İşte o zaman bu adama bir hayranlık duymuştum. İlk yemeğimizde de bu olgu yerini sevgi ve saygı ile geliştirdi. Emre'yi birden çok sevdim. Çünkü dost ve insandı. Karısı Bilgi de sımsıcak bir destekti kocasına. Kendi işinde kariyeri çok parlaktı Bilgi'nin... İstanbul'a taşındılar. Ailece görüşmeye, yemekler yemeye başladık. MSM'de hiçbir karşılık beklemeden hocalık yaptı. Yapmakta. Benim her hangi bir yerde herhangi bir konuda başım sıkışsa, eğer ben orada yoksam ve Emre oradaysa, beni benden fazla savunuyor. Ama ben O'nu beni savunuyor diye sevmiyorum. Savunulacak neyim var ?... Ama öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, tek bir çivi çakmamış adamlar, siz orada yokken hakkınızda atıp tutabiliyorlar. Geçenlerde bir televizyon programında Okan Bayülgen, kitap yazan ünlüleri sayarken, bir çok mankenin adını sıralayıp aralarında benim adımı da saymış. Emre de o programın konuğu. Hemen müdahale etmiş Okan'a: "Müjdat'ı bu listede sayamazsın, o yazardır, otuzbeş tane kitabı var" demiş. Bantı sonradan izledim. Okan'ın kötü bir niyeti yok. O öyle. Ama mesele yanlış anlaşılabilir. Ben o çocuk doğmadan da kitap yazıyordum. Üstelik okullarda yardımcı ders kitabı olarak da okutuluyor. Ama burada asıl mesele, siz orada yokken de Emre sizi koruyabiliyor. Sırtınızı rahatlıkla dönebileceğiniz az sayıdaki adamlardan biri. Orada bulunmayan biri hakkında konuşmanın doğru olmayacağını da vurguluyor. Öğrencilerim aradılar: "Siz bize hep (burada olmayan biri hakkında ileri geri konuşma hakkınız yok) dersiniz, Emre Hoca da öyle yaptı" dediler... Aklıma hemen "Kızlarıma Mektuplar" geldi. Emre iki güzel kızına buna benzer önerilerde bulunur o kitabında. Kitap o denli çok satar ki, günümüzde de yeni baskıları yapılır. Gene de kitabı bulamayanlar için, içinden seçilmiş mektupları ara ara burada yayınlayalım diye düşündüm. Emre'ye söyledim. Mutlu oldu. (Tabii olacak, her ay yazı yazmaktan daha kolay, hazır yazı.) Müdür Yardımcımız Banu'ya: "İçlerinden istediğini seç, gazeteye koyalım " dedim. Böylece kitabı ona da okutmuş oldum... Size de bazı mektupları yolluyorum... Gelecek sayıda başka bir mektup olacak. Emre Kongar'ı daha yakından tanımanızı istiyorum. Salt bu mektuplarla değil... "Seninle aynı havayı soluyor olmak, aynı çatı altında çalışmak, aynı sofrada demlenmek bir ayrıcalıktır Emre. İyi ki dostumsun ve iyi ki bu ülkedesin. Aksi halde uzaklara havanı solumaya gelmem gerekecekti. Sevgiyle kal, sevgimle kal..." MÜJDAT GEZEN |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024