Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Sevgili okurlarım, yeni yılınız kutlu olsun...

2008 dünyada ve Türkiye'de terör saldırıları, bombalar, ölümler, Ortadoğu'da devlet terörü, mali sistemde başlayan ve reel sektöre yayılan ekonomik kriz ile geçti...

2009'un herkese daha barışçı ve daha mutlu bir yaşam getirmesini diliyorum.

Yeni yılın ilk "Medya Notu"nu medya ve tarih konusunda yazmak istedim.

Tarihimizi ne kadar biliyoruz?

Örneğin Topkapı Sarayı'nın içindeki çok güzel yapılardan biri olan Revan Köşkü'nden hemen hemen herkes haberdardır.

İstanbul'un ünlü Boğaz semti Emirgân'ı bilmeyen var mıdır?

Pek çok kişi, Ruşen Çakır ile birlikte her sabah "Yazı İşleri" programını sunan NTV'nin haber koordinatörü Mirgün Çabas'ı tanır.

Peki Revan Köşkü, Emirgân ve Mirgün Çabas arasındaki ortak noktanın tarihten geldiğini, IV. Murat'ın Erivan Seferi'ne kadar gittiğini bilir misiniz?

Yeni Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesine uygun olarak tarihteki savaşları, düşmanlıkları güncelleştirmeyen ve içselleştirmeyen barışçı kuşaklar yetiştirdi.

Buna karşılık Yunanistan gibi, Ermenistan gibi bazı komşularımız tüm ulusal kimliklerini Osmanlı-Türk-Müslüman düşmanlığı üzerine inşa etti.

Bir okur olarak gazetemiz Cumhuriyet'te en sevdiğim yerlerden biri Mümtaz Arıkan'ın "Tarihte Bugün" köşesidir.

Bu köşede Arıkan, tarihte o gün olanlar konusunda ilginç olaylara, kişilere, öykülere yer verir.

27 Aralık günkü yazısını okuyunca, Revan Köşkü, Emirgân ve Mirgün arasındaki ortak noktanın IV. Murat'a kadar giden bir tarih olduğunu fark ettim.

Bakın Mümtaz Arıkan 27 Aralık'ta "Tarihte Bugün" adlı köşesinde ne yazmış:

"EMİRGÜNEOĞLU-EMİRGÂN..

1635'te bugün, Osmanlı Padişahı IV. Murat, Revan (şimdiki Erivan) seferinin dönüşünde İstanbul'a ulaşmıştı.

Revan Kalesi komutanı Emirgüneoğlu Tahmasp Kulu Han, Osmanlı kuşatmasına 9 gün direndikten sonra teslim olmuştu.

IV. Murat, Emirgüneoğlu'na iyi davranmış, yanına alarak İstanbul'a getirmişti.

Zevke, eğlenceye ve içkiye düşkün şımarık biri olması, padişahın ihsanlarını azaltmamıştı.

Saray, çiftlik ve boğaz kıyısında toprak bağışlamıştı.

İşte, yüzyıllar sonra bile o semt için söylenen "Mirgün" veya "Emirgân" adı, sözkonusu Emirgüneoğlu'ndan kaynaklanmaktadır."

Erivan'ın ibret verici öyküsünü "Tarihimizle Yüzleşmek" adlı kitabımda anlatmıştım.

IV. Murat, o güne kadar pek çok kez, Osmanlı ile Safeviler arasında el değiştiren Erivan'ı 1634'te yeniden zaptetmişti.

Dönüşünde de Revan Köşkü'nü yaptırdı.

Fakat kent, Osmanlılar ile Safeviler arasında gidip gelmeye devam etti.

Ruslar kenti 1827'de aldı ve 1828'de Ermeni eyaleti olarak ilan etti.

Gerisi bildik öykü:

Nüfus, sistematik olarak Müslümanlardan, Türklerden temizlendi ve Erivan Ermenistan'ın başkenti oldu:

Türkiye'yi "Ermeni soykırımı" ile suçlayan, tazminat ve toprak isteyen Ermenistan'ın başkenti...

İlginç değil mi!

Belki Emirgân'da çay içerken aklınıza gelir...

Yeni yılınız tekrar kutlu olsun...