Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

İpek Yezdani, Cumhuriyet'ten eski bir çalışma arkadaşımız.

Harvard'lı profesör Noah Feldman'la yaptığı konuşma 14 Aralık tarihli Milliyet Pazar'da yayınlandı..

Yezdani, Feldman'ı şöyle anlatıyor:

"ABD'deki Dış İlişkiler Konseyi'nde kıdemli analist olarak çalışıyor... Mısır'daki 'Müslüman Kardeşler' çizgisindeki İslami hareketleri desteklediği bilinen Feldman'ın en önemli özelliği, ABD'de 'ılımlı İslam' düşüncesinin baş mimarlarından biri olması... Irak Anayasası'nın hazırlanma sürecinde danışman olarak çalışan Feldman, anayasaya şeriat hükümlerini sokan profesör olarak da biliniyor... Feldman, 2003'de yayımlanan 'After Jihad' (Cihaddan Sonra) adlı kitabında Türkiye'nin 'zorlayıcı bir laik rejimi' olduğunu ve Atatürk'ün getirdiği laik sistemi bir kenara bırakıp 'İslami renklerin daha belirgin olduğu bir yapıya bürünmesinin daha iyi olacağını' iddia ediyor."

Eminim ki sevgili okurlarım, yukardaki satırları okuyunca derhal bir başka Harvard Profesörünü, Samuel P. Huntington'u anımsamışlardır...

Yezdani çok güzel sorular sormuş.

Feldman'ın görüşlerini okurken, "Bu Harvard profesörleri bu kadar geri zekalı olabilir mi" diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.

Ama konu o denli basit değil.

Bence sorun geri zekalılık değil, kötü niyet.

Feldman'dan inciler şöyle:

"Endonezya'da yaşanan, genel anlamda Güney Asya'da yaşanan İslam daha ılımlı bir İslamdır. Fas'ta bile bugün daha ılımlı bir İslam yaşanıyor. Bana göre AKP de bugün ılımlı İslamdan esinlenmiş bir parti."

"Washington'da genel olarak insanlar Türkiye'de ABD'ye sempati duyan bir hükümet olmasını isterler. ABD karşıtı ve laik bir partiden çok, ABD taraftarı ve dine yönelmiş bir parti tercih edilir. Gerçek bu."

"AKP'den önceki iktidarlar da eşi türbanlı olanları devlet dairelerinde çalıştırmıyordu!"

"Türkiye'de laik basın, örneğin sizin çalıştığınız gazete hükümet tarafından kapatılmadı öyle değil mi?"

"Bana göre çoğulcu olmayan demokrasiler de olabilir, bu da mümkün. Ben çoğulcu demokrasiyi tercih ederim tabii ama illa öyle olması gerekmez."

Ertesi gün değerli yazar Semih İdiz yine Milliyet'te çok güzel bir çözümleme yaptı.

Aşağıda bu yazıdan seçmeler bulacaksınız:

"Bir kere 'daha liberal fakat daha az laik' kavramındaki iç çelişkiyi bir Harvard profesörünün nasıl göremediğini anlamak zor."

"Feldman, Türkiye'deki Amerikan aleyhtarlığının önemli bir kaynağının AKP'ye oy veren İslami kesim olduğunu anlayamamış. Bu kesimin, Irak savaşı, İsrail'e verdiği destek ve İran politikasından dolayı ABD'yi 'düşman' olarak gördüğünü kavrayamamış."

"Feldman, Başbakan Erdoğan'ın, İran'ı bugün eleştirenlerin önce kendi nükleer silahlarından vazgeçmeleri gerektiğine dair sözlerinin Washington'da yarattığı rahatsızlığı da bilmiyor."

"Erdoğan'ın, elinde olsa, bazı gazeteleri anında susturacağını, 'gazetemizin hâlâ kapatılmamış olmasının' ise AKP'nin bir 'lütfu' olmadığını, güçleri yetmediği için bunu yapamadıklarını görememiş."

Sevgili okurlarım görüyorsunuz ki, Amerika'nın "Ilımlı İslam Projesi" hiç de bazılarının "Nereden çıktı bu; yok öyle bir şey" diye geçiştirebilecekleri bir olay değil.

Huntington'la başlayıp, Feldman'la devam eden teorik ve ideolojik temelli somut politika boyutları var.

Meraklısı benim İnternet sitemde Huntington hakkında yazdığım yazılara bakabilir.

Milliyet'i, Yezdani'yi ve İdiz'i kutluyorum.