MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
AHMET HAKAN'DAN EMRE AKÖZ'E: "DÜŞÜNCENİN RECEP İVEDİK'İ"
Değerli okurlarım, iktidar desteğiyle medya patronu olan
Çalık grubuyla Doğan grubu arasındaki tartışma,
yazarlara da sirayet etti.
İlginç olan nokta, bu kavganın iktidar yandaşlığı üzerinden
yapılmasıydı.
* * *
Önce Sabah'ta Emre Aköz, 2 Kasım'da isim vermeden
Ahmet Hakan'a sataştı:
"...Bir arkadaş 'Yazıyı gördün mü abi' diye girmişti odama:
'Hakikaten kıvrak kalemmiş; dansöz gibi.'
İtiraz etmiştim: Dansözlüğü doğru da, gerçek bir kıvrak kalem,
yüzsüzlüğünü böyle açık etmez. Hiç olmazsa zevahiri kurtarmak için
maruzatını birkaç aya yayar.
'Bu tornistan vaziyeti nereden çıkmıştır sence?'
Sanırım Başbakan Erdoğan ile papaz olunca, Cumhurbaşkanı
Gül'e yanaşmaya çalışacaklar. Bu yazı onun sinyali.
'İşe yarar mı peki?'
Bence yaramaz. Onlar Gül ile Erdoğan arasında ciddi
bir çekişme olduğu varsayımıyla bunu yapıyor. Alıştıkları, bildikleri
oyun bu: 'Böl ve yönet' ya da 'rakipleri kızıştır'.
Belki geçen yıl Çankaya seçimi bağlamında birtakım rahatsızlıklar
olmuştur ama şu anda ortada bunların maniple edebileceği cinsten
bir 'yapısal çatışma' yok."
* * *
Ahmet Hakan 3 Kasım'da Hürriyet'te şu yanıtı verdi:
"İFLAH olmaz bir Abdullah Gül karşıtı olduğum halde...
Gül'e 'gül uzatan' bir yazı yazdım ya...
Türk düşünce hayatının Recep İvedik'i Emre Aköz, üst
perdeden açmış ağzını, yummuş gözünü...
Sabah gazetesindeki köşesinde bana isim vermeden
'dansöz' demiş...
'Başbakan Erdoğan ile papaz olunca Cumhurbaşkanı
Gül'e yanaşmaya çalışıyor' demiş...
'Gül ile Erdoğan'ın arasını açmak istiyor' demiş...
Kısacası demiş de demiş...
Madem öyle...
O zaman ben de kendisine bir şeyler diyeyim...
Yahu Emre Aköz!
Hiç farkında değil misin? Sen promosyon gezileriyle Türkiye'yi
turlayıp otel, restoran yazarken, ben bugünkü iktidar çevrelerine
çok yakın bir adamdım...
Ama sonra ne oldu?
Ne olacak?
Tam 'nimetlerden yararlanma' aşamasına gelindi...
Sen yakınlaşmaktan medet umdun... Bense uzaklaşmaktan...
Sen yakınlaşarak kariyer yaptın... Bense uzaklaşarak...
Eğer ben, senin karakterinde bir adam olsaydım...
Senin bugün yakınlaşmaktan medet umduğun ve yakınlaştıkça da
kârlı çıktığın iktidar sahiplerinden uzaklaşmaz, 'Hadi bana
eyvallah' demezdim...
Eğer iddia ettiğin gibi, 'Tayyip Erdoğan'la papaz
olunca hemen Abdullah Gül'e yanaşacak' karakterde bir adam
olsaydım...
Onların yakın dairesinde kalırdım yahu!
Hem hiç belli olmazdı, belki bugün senin şu anda kalem oynattığın
gazetenin başına bile getirirlerdi beni... Tepende olurdum yani...
Ama ben senin gibi, siyasi yakınlıklarla kariyer çıkışı yapan
bir adam değilim ki...
Ben aklımın yattığı işleri gözetirim, iktidar sahiplerine
yakınlığı değil...
Kısacası...
Hakkımda üst perdeden ahkam kesecek halin yok...
Çünkü...
Sen şu anda gidiyorsun... Oysa ben çoktan geldim..."
* * *
Polemik kişisel gibi görünüyor ama dikkat edilirse, doğrudan
doğruya "iktidar yandaşı" olmakla "iktidara tarafsız
bakmak" arasındaki farka dayalı olduğu anlaşılıyor.
"İktidar yandaşı" medyada çalışmak zordur.
Saldırı nisbeten daha kolay görünebilir:
Muhalif bir yazara, iktidarla ilgisiz gibi görünen bir konuda
saldırır, haksız yere de olsa onu yıprattığınız için iktidardan
"aferin" alabilirsiniz.
Ama yaptıklarınızı ve kendi "iktidar yandaşı" konumunuzu
savunmak gerçekten zordur; çok zordur.
Daha neler göreceğiz, neler okuyacağız bakalım!
|