MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
TÜRK VE AB DEMOKRASİLERİNDE DERGİ DAĞITANLAR ÖLDÜRÜLÜR MÜ?
Değerli okurlarım, önce NTV-MSNBC haber sitesindeki bir haberden
aldığım şu satırlara bakalım:
"NTV
Güncelleme: 18:52 TSİ 14 Ekim 2008 Salı
İSTANBUL-Ferhat Gerçek, 7 Ekim 2007 tarihinde 'Yürüyüş'
adlı dergiyi dağıttığı sırada polisin açtığı kurşun omuriliğine isabet
etti.
Felç olan Gerçek, yaşadıklarını şöyle anlattı: 'Amirim
dergi dağıtıyorlar yasal mı? diye sordu. Orada telsizden ben
duydum, 'Bırakın, dağıtsınlar' dendi. Dergileri derneğe götürecektim,
yavaş yavaş yürüyerek ileriye doğru gittim. Derneğin sokağında bir
köşe var. O sokaktan tam dönecektim, silah sesi geldi ve yere düştüm.
Acı filan hissetmedim.'
Kendisi için eylem yaparken gözaltına alınan ve cezaevinde
öldürülen Engin Çeber'in gerçekleri ulaştırırken vurulduğunu
savunan Gerçek, 'Dergimizin içinde kötü bir şey yazmıyor.
Engin Ağabey de ben de halka gerçekleri ulaştırmak isterken
vurulduk'...
...Ferhat Gerçek'in vurulduğu sırada üzerinde olan
kıyafetini polis, Adli Tıp Kurumu'na teslim edilmedi. Oysa ateşlenen
kurşunun delip geçtiği kıyafet, atış mesafesinin tespit edilebilmesi
açısından önemli bir delil.
Savcılık kurşunun yerden sektiğini iddia etse de bunun
anlaşılabilmesi için de yine kıyafetin Adli Tıp Kurumu'na
verilmesi gerekiyor."
* * *
Şimdi bu olayların cereyan ettiği siyasal ortama ilişkin bir
haberden aldığım bazı satırları görelim, yine aynı siteden:
"Başbakan'ın boykot çağrısına tepkiler
Başbakan Erdoğan'ın 'Bizlerle ilgili yalan yanlış haber
yapan gazetelere karşı boykot yapın ve evinize sokmayın' çağrısına
gazeteci örgütleri ve yazarların tepkisi büyük oldu: 'Benzeri
olmayan basın düşmanlığı...'
FATİH AÇA-GÖKSEL DURUTUNA
NTV-MSNBC
Güncelleme: 21:01 TSİ 20 Eylül 2008 Cumartesi.
İSTANBUL-Başbakan'ın boykot çağrısı üzerine olağanüstü toplanan
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bu çağrıyı 'Benzeri olmayan bir basın
düşmanlığı' olarak nitelerken, diğer basın örgütleri ve deneyimli
yazarlar Türkiye'de ve dünyada benzer bir örneğin olmadığını
dile getirdiler...
...Doğan Tılıç (Eski Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı ve
Birgün Gazetesi Yazarı)...
...'O GAZETELERİ TAŞIYANLARA CEBİR BİLE UYGULAYABİLİR
...İktidarın başının geniş bir kitleye, kendisine oy verenlere,
taraftarlarına bir gup gazeteleri hedef göstermesi korkunç sonuçlar
doğurabilir. Yarın bir gün, o gazetelerden birini evine sokan ya
da elinde sokakta dolaşan birisi eğer Başbakan'ın çağrısına canı
gönülden bağlı olan varsa cebir bile uygulayabilir o gazetenin
taşıyıcısına. Ben gerçekten bir Başbakan'ın böyle bir şey söylemesine
inanamıyorum. Dünyada da bir örneğinin olduğunu sanmıyorum. Bütün
meslek örgütlerinin bu kampanya çağrısına güçlü bir karşı kampanyayla
cevap vermesi gerektiğini düşünüyorum'..."
* * *
Olayları özetleyelim:
Önce Yürüyüş dergisi dağıtan Ferhat Gerçek
omuriliğine giren bir kurşunla felç oluyor.
Çok sonra, bu olaydan bağımsız olarak, Almanya'daki Deniz
Feneri yolsuzluğu haberlerine kızan Başbakan'ın medyaya karşı
boykot çağrısı siyasal ortamı geriyor.
Devlet güçleri, Başbakan tarafından medyaya karşı başlatılan
bu saldırıyı tabii, görüyor, duyuyor, biliyor...
Bu ortamı izleyen günlerde, Gerçek olayını protesto
ederek, yine Yürüyüş dergisi dağıtan Engin Çeber,
gözaltında işkenceden ölüyor.
Dergi dağıtırken kurşun yiyen, felç olan bir genç...
Medyaya boykot çağrısı yapan bir başbakan...
Gerçek olayını protesto etmek için dergi dağıtırken
gözaltında işkenceden ölen bir genç daha...
"İşkenceye sıfır tolerans" diyen yönetimin, işkenceden dolayı
ölen genç için özür dileyen bir Adalet Bakanı...
Bütün bunlar, rejiminin adına Demokrasi denilen ve Avrupa
Birliği'nin demokrasi adına yakın gözetim ve denetimi altında
tutulan Türkiye'de oluyor.
Gerekli gereksiz, her konuda müdahil olan, kıyameti koparan
Avrupa Birliği ise bu olaylarda izleyici...
Bunun adı da AB'de ve Türkiye'de, demokrasi(!) oluyor.
|