Uluslararası Bosna-Hersek İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı
Prof. Rona Aybay da bunlardan biri.
Yazım üzerine yolladığı mektup, kişisel arşivimde kalamayacak
denli yararlı görüşler içeriyor.
"İktidar yanlısı medya organlarının, 'küreselleşen
dünyamızda...' girişiyle başlayan yavelerine bakarak,
'çağdaşlaşıyoruz!' 'demokrasimiz daha da gelişiyor!'
diye hayaller gören 'TV-bakar' saf yurttaşlarımızın
düşürüldükleri yanılgıları çok güzel betimlemişsin.
Her çağdaş ve demokratik anayasada yer alan 'hukuk devleti'
ilkesi, Türkiye Cumhuriyetinin kendine özgü koşullarının vazgeçilmez
gereği ve demokrasimizin ön-koşulu olan 'laiklik ilkesi' ve
'sosyal devlet' kavramı tümüyle elden gittiğinde nasıl bir
Türkiye'de yaşayacağız?
İşsizlik ne durumda, sendikalaşmanın önündeki engeller nasıl
aşılacak?
Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası saygınlığı nasıl
korunup, geliştirilecek?...
Bu ve benzeri sorunların hepsinin çözümü, bir garip seçim sistemi
sonucunda parlamentoda sayısal çoğunluğu ele geçirmiş bir siyasal
partinin tek (hadi bilemedin birkaç) yöneticisinin, kıt ve sığ
değerlendirmelerine göre mi belirlenecek?
Onların pek meraklı oldukları ABD terminolojisi ile söyleyelim:
'Fren ve denge' (checks and balances) yani kamu
erklerinin birbirini denetlemesi ve dengelemesi nerede?
Bu dengelerin kurulmasında en önemli işlevi gören 'yargı'yı
'islah' etmek(!) yani kendi çıkarlarına bağlı hale getirmek
isteyenlere anımsatalım:
Gözlerini hiç ayırmadıkları ABD'nin Anayasası 1787 yılında kabul
edildi; o günden bu yana 1798'de (yani kabulünden 10 yıl kadar sonra)
yapılan, usul hukukuna ilişkin teknik bir değişiklik dışında,200
yıldır 'yargı erki'ne ilişkin hükümlerine hiç dokunulmadı.
Faşizm, teknik olarak Birinci ve İkinci Dünya savaşları
arasında, çok 'popüler' olmuş, pek çok ülkede taraftar bulmuş,
iktidara geldiği ülkeleri de, dünyayı da ateşe atmış, kana bulamış
rezil bir rejimin adıdır.
Bugün hiçbir yönetim, kendisinin 'faşist' olduğunu ileri
sürmez, bu sıfat yalnız kötüleme amacıyla kullanılır.
Ama, bu durum faşizmin tümüyle ortadan kalkmış olduğunu
gösterir mi?
Bugün dünyanın çeşitli yörelerinde adı ne olursa olsun uygulamaları
açısından 'faşist' denilebilecek yönetimler yok mudur?
İşte , senin AYDINLA(T)NMA'nın dikkatimizi çektiği somut
gerçek ve tehlike de bu:
Türkiye, Anayasasındaki temel ilkeler aşılarak ve
aşındırılarak hızla faşizme doğru kayıyor!
Sözüm, bu gidişi 'demokrasi'ye doğru gidiş sayanlara:
Bunların arasında bunu gerçekten demokrasiye gidiş sanarak
destekleyenler varsa, umarım bu rüyadan çabuk uyanırlar.
Aksi halde, yiyecekleri faşist şamarla uyanmaları
kaçınılmazdır.