MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
SABAH OLAYI-II
Geçen hafta "Sabah olayı" konusunda bir yazı yazmış, bir Akşam'dan
iki Sabah'tan üç alıntı yapmış ve hiç yorumda bulunmamıştım.
Anlaşılan Sabah'taki arkadaşlar, yorum yapmamama karşın, alınmış ve kızmış.
Sevgili okurlarıma Sabah'taki durumu tüm açıklığıyla ve
nesnel olarak anlatabilmek için yine Sabah'tan, (yerim izin vermediği için
kısaltılarak yapılmış) dört alıntı ile konuyu sürdürüyorum:
11 Haziran, Ergun Babahan:
...Bununla birlikte Hıncal ağabeyin yaklaşımını doğru bulmadığımı, bir köşe
yazarının bir politikayı veya bir görüşü söz konusu ederek gazetesini kamuoyuna
şikâyet etmesine katılmadığımı bizzat Hıncal ağabeyin engin deneyimine
bırakıyorum...
12 Haziran, Ergun Babahan:
...SABAH... Ergenekon'un üzerine gittiği, iddianamesinden ilişkiler ağına kadar
eline geçen her türlü güvenilir bilgiyi yayınladığı için rahatsızlık veriyor.
SABAH'ı taciz etmekle görevli kalemşorlar, yalçın kayalıklardan aldıkları ilhamlar,
yönlendirmeler doğrultusunda hareket ediyor...
13 Haziran, Hıncal Uluç:
...Ergun Babahan hem sevdiğim bir arkadaşımdır, hem de açık söyleyeyim,
Sabah'a geldiğim günden beri en uzun ve en rahat çalıştığım Genel Yayın Müdürü...
...Gazetemize yönelik eleştirilerime bir numaralı sorumlu olarak yanıt vermek
zorundaydı, köşe yazarı olmanın da ötesinde.. Verdi de.. İtirazım yazısındaki bir
cümleye..
Beni, gazeteyi okurlara şikâyetle itham ediyor.
"Eleştiri" ne zamandan beri "Şikayet" oldu Ergun?
Hemen o yazının yanında hayatta en sevdiğim adamlardan Fatih Terim'e
yönelik çok ağır eleştirilerim vardı o gün, tam sayfa.. Fatih'i şikâyet mi
ettim ben şimdi okura?. Ya da sen Zico'yu Fener camiasına şikâyet mi ediyorsun?..
Ya da Deniz Baykal'ı millete.. Umur Talu, Çalışma Bakanı'nı sendikalara
mı gammazlıyor...
...Eleştiri hep olacaktır.. Herkesi eleştirenlerin, kendilerini de
eleştirmelerinden doğal ne var?..
Kaldı ki, biz bir aileyiz. Sabah ailesi.. Bu ailenin temelinde okurlar var..
Onlar bana yazıyorlar.. Ben de onlara.. Aile içi bir sohbet..
Bir dertleşme...
16 Haziran, Yavuz Baydar:
...SABAH'ın haklı iç sorgulaması işte bu nedenle bazı "harici" köşe yazılarına
konu olmakta. Mesela, Akşam Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni, "editoryal
bağımsızlık" adına SABAH'a eleştiri yöneltiyor hem de akıl veriyor.
Üst üste birkaç kez "Ben gazetemde patronumun iradesi aleyhinde hiçbir
şey yapmam, yaptırmam; yayın politikam tabii ki patronumun çıkarlarıyla
örtüşür" diyebilen birinin ciddiye alınması mümkün mü?
Hangi kelimesi beş paralık değer taşır?..
...Cumhuriyet gazetesinden Emre Kongar -anlaşılıyor ki- bu gazeteyle
ilgili olarak kaygılı.
Ben de kaygılıyım:
Cumhuriyet, Hürriyet ve Vatan başta olmak üzere,
gazetelerin hal ve gidişatından kaygılıyım. Hakkım olduğu halde (çünkü
önce iğneyi kendimize batırıyorum) bu kaygılara yer vermiyor, hassasiyeti
meslektaşlardan bekliyorum. Kongar ve başka yazarların, "önce herkes
evini temizlesin" diyerek, önce kendi gazetelerinin bağımsız habercilikten
ne kadar uzaklaştığını, bazı haberleri neden görmezden geldiğini, çarpıttığını
inceleyip yazmaya başlamasını daha bekleyelim mi?...
...Önce kendine bak(a)mayanların, birer ahlak timsali imiş gibi başka
gazetelerde kusur araması, bilir bilmez mesleki edalarla çamur atması
sadece içimi sıkıyor...
...Okurlar hangi gazetenin dürüst olduğunu biliyorlar.
Kimlerin kendilerini hâlâ aptal yerine koyduğunu, göz boyadığını da.
Onlar tehlikenin farkındalar.
* * *
Alıntılar burada bitiyor; yorumlar haftaya.
|