MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
YİNE BAŞBAKAN'IN YEMEĞİ YİNE AHMET HAKAN
Hürriyet'te Ertuğrul Özkök, Başbakan'ın,
Can Paker'in evinde verdiği yemekte, atv-Sabah
grubunun satışına ilişkin olarak söylediği öne sürülen
sözlerini eleştirince kıyamet koptu.
Başbakanlık üç tane tekzip yayınladı ama hiç birinde net
bir yalanlama ifadesi yer almadı.
Sevgili ve değerli okurlarıma madalyonun öteki yanını
da göstermek bakımından, olayı Başbakan'ın gözüyle irdelemesi
en olası olan bir gazetecinin, Star Genel Yayın
Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu'nun 8 Mayıs'ta yayınlanan
yazısından alıntılar sunuyorum:
"...İtiraf edeyim, o akşamki sohbet Başbakan'la bugüne kadar
yapılanların belki de en sorgulayıcılarından birisiydi.
Erdoğan'ın görüşlerine katılmadığını keskin ifadelerle dile
getirenler de oldu. Aldığı cevaptan tatmin olmadığını
söyleyenler de. Yani, kimse kimseye çanak tutmadı...
...Toplantıyla ilgili yayınlanan haberleri okuyunca başka
bir yemekte olduğumu zannettim. Bazıları hiç konuşulmadı,
bazıları da başı ve sonu alınmamış sadece ortası yazılan, yani
bağlamından koparılan cümleler. O cümleler de konuşmada
kastedilen anlamla uzaktan yakından ilgisizdir.
Bunların başında da Sabah-atv satışıyla ilgili olduğu iddia
edilen ve Başbakan'ın 'Satışa müdahale etseydim daha ucuza
sattırırdım' cümlesi vardır. Böyle bir cümle sarfedilmedi.
Aksine Erdoğan, Başbakan olarak kendisinin devletin ne kadar
çok kazanacağına, devlet kasasına ne kadar para gireceğine
baktığını söyledi. İhaleye müdahale edildiğine dair
söylentilere de en keskin ifadelerle tepki gösterdi. Bu kadar
açık...
Medya artık tehlikeli bir silah haline gelmiştir. AK Parti
hakkındaki kapatma davasının iddianamesinde delil olarak
dosyaya konulan malzemelerin tamamının gazete haberi olduğu
dikkate alınırsa bu silahın ne denli öldürücü olduğu daha iyi
anlaşılır. Üstelik de o haberlerin yarıya yakınının ertesi gün
tekzip edildiği ortadayken..."
* * *
Görüldüğü gibi medyadaki haber ve yorumlar siyasette
belirleyici olmaya başladı.
El koymalar, satmalar, satın almalar yoluyla gittikçe
belirginleşen medyadaki "dinci-iktidarcı" yapılanmanın
yaygınlaşmasının önemi de burada.
* * *
Bugün sizlere ayrıca Ahmet Hakan'ın 12 Mayıs'ta
Hürriyet'te yayınlanan yazısından ilginç bir bölüm
sunmak istiyorum:
" 'Öteki dünya' için 'savunma planı'mı güçlendiren şu türden
umutlarım var benim:
BİR: Kendilerinden farklı düşünen insanlara aşağılık
sıfatlarla hakaretler yağdıran, Müslümanlığı yaptıkları
öküzlüklerle eş değer tutan, İslami mücadele adı altında
çirkefin de çirkefi bir dille sağa sola çamurlar sıçratan
adamlar, o 'kıldan ince kılıçtan keskince' köprüden hop diye
geçip gideceklerse... Benim geçme olasılığım hayli yüksektir...
İKİ: Ülkede binlerce sigortasız çalıştırılan işçi varken,
15 yaşındaki oğlunu 'yaz tatillerinde çalıştı' diye
sigortalayan 'Müminlerin Emiri' makamındaki zat, 'altından
ırmaklar akan' cennet bahçelerinde ağırlanacaksa... Ben de
orada ağırlanırım...
ÜÇ: Eş, dost kayırmacılığının ayyuka çıktığı bir iktidar
devrinde, mal mülk durumları artık hesaba gelir olmaktan
çıkmış muktedirler, hem bu dünyalarını hem de öteki dünyalarını
mis gibi kurtarıyorlarsa... Bu dünyada o kadar muktedir
olamamış benim gibi bir günahkar, öteki dünyada cayır cayır
yanmaz diye düşünüyorum...
DÖRT: 'Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır'
şeklindeki kutlu söze rağmen, biber gazı atanları ya da cop
vuranları değil de, biber gazı yiyenleri ya da sırtı
coplananları manşetten vuranlar, 'öteki dünya'da Peygamber
sancağının altında ağırlanacaklarsa... Ben de o sancağın
altında kendime bir yer bulurum...
BEŞ: Mücahidinin müteahhit, dava delisinin borsacı olduğu
bir ahir zamanda, 'Camia içinde kalmak' dışında hiçbir meziyeti
olmayanlara 'Ölüm de var' uyarısı yapmak akla gelmeyecekse...
Ve bu İslamcı müteahhit ve borsacılar, ateş yüzü görmeden
huriler arasına girecekse... Benim de şansım var demektir...
ALTI: 'İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de helak eder
misin Allah'ım' ayetine rağmen... Bırakın içindeki 'beyinsizler'
takımını, içindeki zavallı psikopatla bile hesaplaşmayı
başaramamış, evrensel mesajı sadece kendi gettosunun içine
hapsetmeye kalkışanların öteki dünya kaygısı çekmediği bir
ortamda... 'Sadece ben mi öteki dünya kaygısı çekmekle
mükellefim' sorusu beni biraz olsun rahatlatmaktadır..."
* * *
21. Yüzyılda İslam'ı bu duruma düşürenler utansın!
|