Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
BİR KASITLI YANLIŞ HABER BALONU DAHA SÖNDÜRÜLDÜ
Sevgili okurlarım, Türkiye'de medya, özellikle dinci medya ve iktidar medyası, son zamanlarda "enformasyon" yerine "dezenformasyon" kaynağı oldu. Malum, yabancı bir deyim olan "enformasyon", "haber ve bilgi" anlamını taşıyor. "Dezenformasyon" ise "kasıtlı yanlış haber ve bilgi"! Medyanın görevi, kamuoyuna doğru haber ve bilgi vermek. Oysa iktidarla kurduğu yakın ilişkiler ve ideolojik alandaki dinci birliktelik sonucunda medyanın önemli bir kesimi, kamuoyuna "doğru haber ve bilgi" değil, "kasıtlı olarak yanlış haber ve bilgi" veriyor. İktidardaki AKP'nin Türkiye'yi hızla din eksenli bir yapıya kaydırdığı gerçeğini gizlemek isteyen bu medya kesimleri, ısrarla bir "askeri darbe" tehlikesini gündemde tutmaya çalışıyor. Oysa, herkes (ve herhalde özellikle askerler) farkında ki, Türkiye'de bugün asla bir askeri darbe ortamı yok. Ne iç yapısal gelişmeler ne de dış konjonktür buna izin verir. Oysa bırakın ortamın hazır olmasını, Türkiye hızla bir din devletine doğru kaydırılıyor. Asıl tehlike burada: Rejim ve toplum hızla din eksenli bir yapıya doğru biçimlendiriliyor. Yakın tehlike, darbe değil, dincilik. İktidarın dinci yaklaşımlarını perdelemek isteyen bir kısım medya, "darbe tehdidini" gündemde tutabilmek için bazı konuları saptırarak kamuoyuna aktarıyor: Örneğin Cumhuriyet gazetesinin başyazarı ve imtiyaz sahibi İlhan Selçuk bile, bazı kasıtlı yanlış haberler ve yorumlar ile Danıştay'ı basarak, bir değerli yargıcı katleden caninin içinde yargılandığı "Ergenekon soruşturması" kapsamında karalanmak isteniyor. Oysa Cumhuriyet gazetesi üç kez, bu katilin attığı el bombalarını hedefi olmuştu. Medyanın pek çok köşe yazarı tarafından dillendirilen bir başka iddia, Meclis'te, Cumhurbaşkanlığı seçimi için gerekli olan toplantı ve karar nisabı ile ilgili olan Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgiliydi. Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak toplantı ve karar nisabı ile ilgili olarak üçte iki çoğunluk gerektiğine karar vermişti. 367 milletvekilinin toplantıya katılmasını gerekli gören bu karar, kamuoyunda "367 kararı" diye isimlendirildi. İşte iktidar yanlısı ve dinci medyada yer alan pek çok köşe yazarı tarafından dillendirilen iddiaya göre, dönemin komutanlarından biri, anaya Mahkemesi yargıçlarına baskı yapmıştı. Kimi zaman açıkça yazılan kimi zaman ima edilen iddialara göre, bu baskıyı yapan kişi o zamanki Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, iddiayı da koridorlarda dillendiren kişi, o zamanki Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu idi. Geçen hafta sonu gereke Tülay Tuğcu, gerekse Yener Karahanoğlu, açık bir dille bu iddiaları yalandı. Böylece, dinci ve iktidar yanlısı medyanın bir kasıtlı yalan haber balonu daha patlatıldı. Ama onlar için ne gam, hâlâ "Bu olay olmamışsa bile ortam olmasına uygundu, bir şey farketmez" mantığı içinde iddialarını sürdürüyorlar. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024