MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
CÜNEYT ÜLSEVER'DEN "MAHALLE POLİTİKASI"
Hürriyet'te 23 Eylül 2007 tarihinde Cüneyt Ülsever'in,
"Mahalle Politikası" başlığıyla bir makalesi yayınlandı.
Ülsever, makalesinin birinci bölümünde Şerif Mardin'in
"Mahalle Baskısı" terimiyle kendi kullandığı "Mahalle Politikası"
deyimini karşılaştırıyor ve özet olarak şöyle diyor.
"...'Mahalle baskısı' ...kendiliğinden/örgütsüz bir gelişme veya baştan
beri var olma özellikleri taşıyabilir.
...Örgütsüz/kendiliğinden gelişme özelliği nedeniyle mahalle
baskısının artmadığını düşünenler de verilen somut örneklere 'münferit'
diyebiliyorlar."
Bu tanımda, Ülsever "Mahalle Baskısı"nın ardında tarikatların
yattığını ve bunun "örgütlenme" niteliği taşıdığını unutmuş görünüyor.
Bu noktayı vurguladıktan sonra, makalesinin geri kalan bölümünü siz
okurlarımla paylaşmak istiyorum:
"Ben ise 'mahalle politikası' terimini kullanırken örgütlü/planlı bir
sosyal baskıdan bahsediyorum.
Bu açıdan da daha derin bir gelişmeye parmak bastığımı düşünüyorum.
Mahalle politikası, belirli bir örgütün (Milli Görüş) yerel seviyede
önce sosyal alanda (gıda-erzak yardımı yaparak, eğitim-sağlık-cenaze
hizmetleri sunarak vb.) faaliyet göstermesiyle başlıyor ve o örgütün
sonuçta o mahallede hayat tarzını ve siyasi tercihleri belirlemesiyle
açık belirginlik kazanıyor.
Her şey plan ve programlı!
Mahalle baskısı ile mahalle politikası arasındaki farkı bir örnekle
anlatmaya çalışayım. Şehirlerarası otobüsün namaz vakitlerinde durmasını
isteyenler, mahalle baskısı kurmaya çalışan münferit hareketler olabilir.
Ama bu konuda kendi adını Namaz Gönüllüleri Platformu olarak tarif
eden örgüt, 'İmanı olan bir insanın namaz kılınmasından ya da namaz
için bir yerde durulmasından rahatsız olması düşünülemez. Bu bir
dayatma değil, hak aramadır' (Milliyet-08.09.07) şeklinde
açıklama yaptığında bu planlı/programlı bir dayatmadır ve benim daha
derin bulduğum işte bu 'mahalle politikası'dır.
Yazılarımda vurgulamak istediğim, hem Başbakan'ın hem de maalesef
Cumhurbaşkanı'nın alttan gelen bu mahalle politikasına karşı
çıkamamalarıdır. Zira, her ikisini de iktidara taşıyan örgüt, AKP
içinde alttan alta mahalle politikası yapan Milli Görüş'tür.
Bu anlamda Milli Görüş'ün AKP'nin taşra/yerel örgütlerini ele
geçirdiğini 2004 yılından beri yazıyorum. Sadece etkileri 22 Temmuz
sonrası artmıştır.
Daha önce de yazdığım gibi, baştan beri ne demek istediğimi en iyi
anlatan bizzat AKP milletvekili Nursuna Memecan'ın Meral
Tamer'e söyledikleridir:
'Bence AK Parti'nin yaptığı en şahane şey, toplumun en alt
kesimindeki yoksul ev kadınlarını, yetiştirilmiş kıymetli eleman haline
getirmiş olması. Canla-başla, ayakkabılarının altları yırtıla yırtıla
çalışıyorlar. Kim bu kadınlar dersen? Bakkalın karısı var, çiçekçinin
karısı var, işçinin karısı var, dul kadınlar var.' (09.09.07)
'Mahalle baskısı' münferit dahi olabilir ama 'mahalle politikası'
planlı/organize eylemlerdir ve bence 'mahalle baskısı'ndan çok daha
tehlikelidir."
Ülsever, bu yazısıyla, daha önce Özdemir İnce'nin
üzerinde durduğu, "Mahallelerde, Mısır'daki Müslüman Kardeşler
benzeri bir örgütlenmeden" söz ediyor.
Radikal siyasal İslamcı örgütler, mahallelerde yüz yüze temas ve
doğrudan yapılan yardımlarla örgütlenir.
Ülsever'in makalesi, Türkiye'de de ortaya çıkan aynı olguya,
büyük bir tehlikeye işaret ettiği için önemli.
|