MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
SABAH OLAYI
Yeni Cumhurbaşkanı'nın belirlendiği şu günlerde iktidar medyada
neler yapıyor?
Banka yolsuzluklarını önlemek ve yapılan yolsuzlukların hesabını
sormak için kurulan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yönetimi,
(TMSF) tartışmalı bir kararla Sabah gazetesine el koydu.
Sonra ne oldu?
AKP'nin demokrasi anlayışı sonradan olup bitenler çerçevesinde
değerlendirebilirsiniz:
Önce, Cumhuriyet gazetesinin 21.04.2007 tarihli haberine
bakalım:
"Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) 1 Nisan tarihinde el
koyduğu Sabah gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, TMSF
Başkanı Ahmet Ertürk 'ün baskısına dayanamayarak istifa etti.
Gazetenin başyazarı Mehmet Barlas da istifasını sundu.
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, el konulmasının ardından Sabah
gazetesinin yayın politikasına müdahale etmeyecekleri yönündeki
açıklamalarına karşın gazetedeki köşe yazarlarına müdahale edince
yönetimden istifalar geldi. Ertürk, Sabah Gazetesi Genel Yayın
Yönetmeni Altaylı, Medya Grup Başkanı Yavuz Onursal, yazar Hıncal
Uluç'un da aralarında bulunduğu yöneticilerle önceki gün toplantı
yaptı. Toplantının ardından yaşanan gelişmeleri gazetemize
değerlendiren Altaylı, "Ertürk, Yılmaz Özdil ile Ergun Babahan'ın
işlerine son vermemi istedi. Ben de uygulamanın yanlış olacağını
anlattım. Ancak bunun üzerine Ertürk, görevden almaları 'benim
istediğimi' söylersin diyerek diretti. Ertürk ayrıca Özdil'in yerine
Emre Aköz'ün 3.sayfada yazmasını istedi. Bütün bunlara karşı çıkarak
görevimden ayrıldım" dedi. Gelişmeler üzerine Sabah gazetesi
başyazarı Mehmet Barlas da görevinden ayrıldı. Ertürk, Sabah
gazetesine el konulmasının ardından yayın politikasına müdahale
etmeyeceklerini açıklamıştı."
Cumhuriyet'in haberi olayı böyle özetliyor.
Şimdi bazı ayrıntıları daha iyi anlamak için Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Altaylı'nın veda mektubuna bakalım:
"...Sabah Gazetesi'nin yayıncısı şirkete el koyulmasının ardından,
TMSF Başkanı Sayın Ahmet Ertürk'ün ricası ile Sabah'ın zarar görmesini
engellemek amacını güderek görevde kaldım.
Editoryal bağımsızlık ve rakiplerle mücadele konusundaki tavrımızın
sürmesi şartıyla sürdürmeyi kabullendiğim bu görevi 20 gün boyunca
yapmaya çalıştım.
Ancak olaylar çok da söylendiği gibi gelişmedi.
Öncelikle gazeteye bazı editorial müdahaleler yapılmaya başlandı.
Bunlara karşı direndik.
Bazı yazarların yazılarına bilgim ve onayım dışında müdahale edildi.
Son olarak geçen hafta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yaptığı
açıklamaları manşet yaptığımız gün, gece geç saatlerde gazeteye
müdahale edildi.
TMSF temsilcisi Medya Grup başkanı Yavuz Onursal tarafından
manşetin değiştirilmesi bana haber verilmeden talep edildi.
Sorumlu arkadaşlarım bunu yapmaktansa bana haber verdiler.
Ben böyle bir değişikliğe yanaşmayınca baskı makinalarımız
durdurularak değişikliği yapmaya zorlandık.
Buna direndik.
Ardından TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ve Yavuz Onursal ile yaptığımız
bir görüşmede . rakip grubun üst düzey yöneticilerinin, TMSF
aracılığıyla Sabah'ın satış politikasına müdahale etmeye
çalıştıklarını gözlemledim. Dahası Nazlı Ilıcak'ın üst düzey
ilişkilerini kullanarak Sabah'ta yazmak istediği de iletildi.
Aynı görüşme sırasında bazı yazarların görevlerine son vermem de
istendi.
Bunun yanlış olacağını anlattım.
Bunun üzerine bu yazarların hiç değilse sayfalarının değiştirilmesi
ve daha az görünür yerlere kaydırılması talep edildi.
Bunları da kabul etmedim.
Çalışma arkadaşlarımın 'dayanalım' demelerine rağmen, ilkesel
olarak çalışamayacağım bir yerde çalışmayı ve yıllardır kamuoyu adına
hesap sorduğum kişilere hesap vermek zorunda kalacağım bir pozisyonda
bulunmayı reddettiğim için görevden ayrıldım.
Bu kararımla, TMSF'nin Sabah'ta yapmaya çalıştığı bazı şeyleri
engellemiş olacağımı umuyorum.
TMSF adına Yayın Yönetmenliği yapmaya hevesli çalışma arkadaşlarım
olduğu için Sabah'ta bıraktığım boşluğun hızla doldurulacağından
eminim..."
Bilmiyorum başka söze gerek var mı?
|