Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Din ticareti yapan politikacılar da, medya mensupları da, ticaretini yaptıkları dine zarar verir.

Türkiye'de İslam'a en büyük zararı din bezirganlığı yapan politikacılar ile, medya mensupları veriyor.

Mukaddes değerlerimizi, kimliğimizi oluşturan inançlarımızı kendi çirkin emellerine alet etmek istediklerinden, pek çok kişiyi, hem kimliği, hem de mukaddes değerleri hakkında kuşkuya yöneltiyor.

18 Aralık tarihli Hürriyet'te Ahmet Hakan Coşkun'un ilginç bir yazısı yayınladı.

"Müslümanın İslam'a yaptığı" başlığını taşıyan yazı, dincilik yapan basının İslam'a nasıl zarar verdiğinin güzel bir örneğini oluşturuyor.

Ahmet Hakan'ın yazısı şöyle:

"VAKİT Gazetesi 'Apronda deve kurban edilmesi' olayı için 'muhteşem' bir komplo teorisi bulmuş.

Güya 'kartel medyası', yaklaşan Kurban Bayramı öncesi, bu tür haberlerle inananların kurban kesme özgürlüğünü kısıtlamaya çalışıyormuş.

İş bu kadarla kalsa 'Yok artık' deyip geçebilirdik.

Ancak Vakit burada durmuyor, olayı İslami açıdan meşrulaştırmaya çalışıyor.

Gazetenin yaklaşımını şöyle özetleyebiliriz:

'Ne var bunda? Müdür önemli bir iş başarmış ve dinimize uygun bir şekilde şükür için deve kurban etmiş. Bundan daha doğal ne olabilir.'

Vakit'in bu yaptığı bence 'din ve dince kutsal sayılan değerleri tahkir' suçuna girer.

Çünkü bir dinin, 'uluslararası havaalanının ortasında deve kesilmesi'ne onay verebileceğini öne sürmek, her şeyden önce hem o dinin, hem de o dine inananların küçük düşürülmesi anlamına gelir.

Yani Vakit Gazetesi'ndeki arkadaşlar, 'Biz bir havaalanında deve kurban edilmesini hiç yadırgamıyoruz, bunu gayet doğal karşılıyoruz' deselerdi, hatta gidip apronda bir deve de kendileri keserek olaya sahip çıktıklarını gösterselerdi hiç sorun yoktu.

Ancak işin içine İslam'ı karıştırmaları ve İslam'ın bu tür densizliklere cevaz verdiğini ima etmeleri, en azından kutsala saygısızlıktır."

Din ticareti yapanlar, politikada ve medyada el ele vermişler, güzel dinimizi yozlaştırmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.

Türban olayında olduğu gibi, din açısından yeni kurallar koymakta bir an bile tereddüt etmedikleri gibi, Anadolu İslamı'nı, gittikçe Arap Müslümanlığı'nın şemsiyesi altına sokuyorlar.

Sonra da bunu eleştirenlere, "Dinsiz, imansız, Allahsız, yalaka, dönek" diye çatıyorlar.

Türkiye'de din hiç bu denli politikaya ve ticarete alet edilmemişti.

Annemin deyişiyle:

Allah sonumuzu hayretsin!