Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

20 Şubat 2006 tarihli Milliyet gazetesinde "Okur Temsilcisi-Ombudsman" sayfasında, sayfanın yöneticisi değerli gazeteci Derya Sazak, "Bilgi ve Hikmet'te özgür yazılar!" başlıklı bir haber-eleştiri-değerlendirme yayınladı.

Anlatılan olay, medya üzerindeki iktidar baskılarına karşı, bağımsız İnternet sitelerinin önemini ortaya koyuyor.

Sazak olayı aktarmaya şöyle başlıyor:

"Milliyet'in 11 Şubat'ta yayımladığı 'İslamcı yazarda Taşgetiren sendromu' başlıklı haberi, Yeni Şafak, Zaman gibi AKP iktidarıyla düşünsel bağları olan gazetelerin yazarlarına tanıdığı özgürlük alanının sınırları konusunda polemiğe yol açtı.

'Bilgi ve Hikmet' adlı İnternet sitesindeki sert yazılarıyla gündeme gelen Ali Bulaç, Milliyet muhabiri Serhat Oğuz'a, 'Ahmet Taşgetiren eleştiri yapmaya teşebbüs etti, işinden oldu ve bir daha gazeteye dönemedi. İnternet sitelerini bu açıdan seviyorum. Daha özgürler. İnşallah bunlara da bir iyilik yapmazlar' diye konuşunca, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı 13 Şubat pazartesi günkü yazısını 'Köşe yazarları iktidar ilişkisi'ne ayırdı."

(Bu arada Ali Bulaç'ın Zaman'da köşe yazarlığı yaptığını, Ahmet Taşgetiren'in yazarlık ve yöneticilik yaptığı Yeni Şafak gazetesindeki işine son verilmiş olduğunu belirtelim.)

Dumanlı yazısında, herhangi bir sansürün söz konusu olmadığını söylüyor.

Ali Bulaç da 17 Şubat günü, kendisiyle konuşan muhabire gazetesini şikayet etmediğini, Ekrem Dumanlı'nın doğru söylediğini, baskı hissetse "çekip gideceğini" yazıyor.

(Bu arada Hürriyet'teki köşesinde Ahmet Hakan'ın da, Ali Bulaç'ın, AKP'yi eleştiren yazılarını niçin Zaman'da değil de İnternet sitesinde yazdığını sorguladığını belirtelim.)

Bu açıklamalar üzerine Milliyet'in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, olayın incelenmesini, Derya Sazak'tan istiyor.

(Bu davranışından dolayı Ergin'i kutluyorum.)

Milliyet muhabiri Serhat Oğuz, konuşmayı not etmekle yetinmemiş, banda da almış:

Ali Bulaç kayıtta "İnternet siteleri bu açıdan daha özgür" diyor.

Derya Sazak yazısını "AKP çizgisine yakın gazetelerin hükümeti eleştiride zorlandıkları görülüyor" diye bitirmiş.

Kıssadan hisseler:

1. AKP iktidarının medya üzerindeki baskıları, gazetecileri işlerinden edecek düzeyde.
    
2. Bu baskı ister istemez bir "oto-sansür" davranışına yol açıyor.
    
3. İnternet siteleri, üzerlerinde baskı hisseden gazeteciler için birer "özgürlük alanı ve kanalı" haline geldi.
    
4. Ali Bulaç'ın da bu baskıyı hissedenlerden biri olduğu anlaşılıyor.
    
5. Milliyet, bu olayda başarılı bir gazetecilik ahlakı (şimdi buna gazetecilik etiği diyorlar galiba) sınavı vermiştir; muhabirinden, Genel Yayın Müdürüne ve Ombudsmanına dek bütün çalışanlarını kutluyorum.