Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

TEPKİLER VE BURSALI'NIN YAZISI

 

Geçen hafta ajanslardan eksik ve yanlış, dolayısıyla taraflı geçen haberlere karşı tüm medya çalışanlarını uyarmış ve örnek olarak da Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet'te yayınlanan, ordu ve polis hakkındaki değerlendirmelerin dışarıda bırakıldığı habere ilişkin yazısını göstermiştim.

Bu yazım üzerine, eksik haberi geçen iki ulusal ajanstan biri olan Anadolu Ajansı'nın Genel Müdürü Hilmi Bengi aradı (öteki İhlas Haber Ajansı'ydı) ve haberlerindeki eksikliğin nereden kaynaklandığını açıkladı.

Bengi özetle, "Biz ajans olarak her gün 700 dolayında haberi servise koyarız. Bu haberleri de en az iki kaynaktan kontrol ederiz. Sözü geçen haberi de Associated Press'ten aldık ve Reuters'den kontrol ettik. Ne yazık ki ordu ve polis hakkındaki değerlendirmeler her ikisinde de yoktu. Yanlışımız buradan kaynaklanıyor." dedi.

Gerçekten talihsiz bir durum, ama haber akışının son derece hızlı olduğu günümüzde böyle hatalar yapılabiliyor; onun için tüm medya mensuplarının ajanslardan gelen haberleri, akıllarının, güncel bilgilerinin ve bilgi birikimlerinin süzgecinden geçirerek değerlendirmeleri şart diyorum.

İkinci tepki Özkök'ün yazısında söz ettiği olayın haberinin bir gün önce Yeniçağ gazetesinde yayınlanmış olduğunu söyleyen Birol Erdim'den geldi.

Erdim'in, oldukça sitemkâr olan yazısını dün "Söz Okurun" sayfasında, eleştiriler bölümünde yayınladık; mutlaka dikkatli okurlarımızın gözünden kaçmamıştır.

Bugün üzerinde durmak istediğim bir başka konu, gazetemizin Bilim Teknik ekini hazırlayan değerli arkadaşımız Orhan Bursalı'nın 25 Eylül 2005 tarihli köşe yazısındaki bir bölüm.

Bence günümüzü anlatması bakımından tarihsel bir değeri var.

Türkiye'de orta sağ partilerin ve bu partilerin oluşturduğu iktidarın "yolsuzluklardan" dolayı çöktüğünü anımsarsanız, Bursalı'nın yazısından yaptığım alıntının tarihsel değeri de ortaya çıkar.

Bursalı şöyle bir "fantezi!" yazmış:

"Diyelim ki İstanbul Belediye Başkanı seçildim. Bu düzen de 'küfür düzeni'. Kubbeleri miğfer, minareleri de süngü olarak görüyorum.. Şeriat düzenine inanmışım.. Davam büyük.. Büyük davalar çok büyük paralar gerektirir.. İstanbul bir memba! Her yerinden para fışkırıyor ve üstelik ben de bu membanın tam üzerinde oturuyorum! Öyle ki fışkıran suyu beni havalarda tutuyor.. Akbil makbil.. İhale mihale.. Kendi zenginin menginin.. Beni iktidara taşıyabilecek miktarları kotarmam mı.. Bu küfür düzeninin parasıyla, bu küfür düzenini vurursun diyorsunuzdur.. yanılmıyorsunuz.. Şöyle ortalama hesapla 1 milyar doları davanın emrine verdiğimi tahmin ediyorsunuz.. Konjonktür uygun.. Hooop Ankara'ya kadar yolum olur..

Bugün 'küfür düzeni' görüşlerim değişmiştir.. Çünkü keşfettim ki bu düzen tam da benim düzenim.. Bu düzen beni eller üzerinde tutuyor, sırtında taşıyor, çevremdekileri her bakımdan ihya ediyor.. Zaten istediğim bu değil miydi!"

Bu alıntıyı, Bursalı'nın yazısındaki genel çerçevenin dışına çıkardım; aslında makalenin tümü okunduğunda daha da bir anlam kazanıyor.

Bursalı'yı bu "fantezisi!" için kutluyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional