Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

İNTERNET VE ÖĞRENCİLER

 

Hani Köroğlu "Delikli demir icat oldu, mertlik öldü" demiş, onun gibi "İnternet icat oldu, mertlik öldü" desek çok da yanlış olmaz.

Önce kendi öğrencilerimden, hem de lisans üstü eğitim yapan öğrencilerimden başlayayım:

Her yarıyıl, bazı Bilim Uzmanlığı (Master) öğrencileri, eksiklerini tamamlamak için, ön koşul olarak konulmuş olan benim lisans derslerime de gelir.

Hepsine aynı ilkeleri uygularım:

Lisans öğrencilerinin sınav ve benzeri sorumluluklarını aynıyla yerine getirecekler, ayrıca bir de ödev hazırlayacaklardır.

Ödev konularını, derste anlatılanlar arasından, kendileri seçerler.

Her seferinde sıkı sıkı tembih ederim:

"Bakın bütün sorumluluklarınızı yerine getirseniz bile, doğrudan İnternetten indirdiğiniz bilgileri olduğu gibi ödev olarak verirseniz bu dersten asla geçer not alamazsınız" derim.

Yine de her yarıyıl en az üç-beş yüksek lisans öğrencisi, İnternetten doğrudan indirdikleri bilgileri, kimi zaman sayfa numarası koymaya bile gerek duymadan ödev olarak verir.

Bırakın üniversite öğrencilerini, üniversite mezunlarının yani lisans üstü eğitim yapanların bile başvurduğu bu tür "kolaycılıklar" tabii artık ilköğretimde ve lisede de egemen oldu.

Her gün ödevleri hakkında yardım isteyen pek çok öğrenciden elektronik posta alıyorum.

Bunların arasında ilköğretimden başlayıp, lisans üstüne kadar giden geniş bir yelpaze var.

Lisans üstü veya üniversite düzeyinde olanlar, önce övgülerle işe başlayıp sonra da "şu şu konularda ne düşünüyorsunuz?" diye sorarak ödevlerini bana yaptırmaya çalışıyorlar.

İlköğretim düzeyindekiler daha dürüst:

Yekten, "Şu konuda bir ödevim var, siz ne düşünüyorsunuz?" diye soruyorlar.

Bir de, sadece kaynak soran akıllı öğrenciler var.

Tabii bunlar da, kendilerine kaynak gösterilince, bu kaynakları nasıl kullanacaklar; aynen aktarma yoluyla mı ödevlerini hazırlayacaklar, bilmek olanağı yok.

En kızdığım mektup sahipleri de, yahoo, hotmail veya şimdi gmail'den takma isim almış olup, kimliklerini bile gizleyenler.

Tabii bunlardan her türlü nezaket ve terbiye dışı mektup da geliyor ama, onlara kulak asmıyorum.

Beni asıl şaşırtan nokta, kişisel yardım isteyen bir mektup sahibinin bunu, gerçek kimliğini bile açıklamaya gerek görmeden yapması.

Dilenciliği özendiren büyüklerimiz ne demiş?

"İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü".

"Bilgi çağı" ile "dilencilik kültürü" birleşince, öğrencilerimiz de İnternet üzerinden böyle "avantacılık" yapıyor işte.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional