Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

KÖŞE YAZARLARININ TÜRKÇELERİNE OKUR TEPKİLERİ

 

Geçen haftaki yazımın tümünü değerli okurlarımdan, senaryo yazarı Atay Sözer'in mektubuna ayırdığım için öteki okur mektuplarına değinmek olanağı bulamamıştım.

Önce hemen, sevgili dostum, değerli sanatçı Mücap Ofluoğlu'nun Atay Sözer'in mektubunda kullandığı bir terime ilişkin eleştirisini sizlere nakletmeliyim.

Atay Sözer mektubunda, Mücap Ofluoğlu'nun Öztürk Serengil'in filmlerinde, dublaj yaparken özel sözcükler ürettiğini belirtiyordu.

Sevgili Ofluoğlu telefonla arayıp, yaptığının dublaj değil seslendirme olduğunu vurguladı.

Bu eleştiriyi ilettiğim Sözer de Ofluoğlu'nu haklı buldu.

Şimdi gelelim, öteki okur mektuplarına:

Okurlarımdan M. Yaşar Akyol, işe beni eleştirmekle başlamış, öteki Cumhuriyet yazarlarından kimilerinin bazı dil yanlışlarına da değinmiş.

Buraya sadece benim yazımla ilgili olan eleştiriyi alıyorum:

"2 Eylül 2004 tarihli Türkçenin imlasının, sesinin, mantığının bozulduğuna ilişkin yazınızda "TRT tekeli kalkalı beri," ifadesini kullanmışsınız. '-eli' eki, '-den beri' eki ile aynı anlam ve işlev(e) sahiptir. Burada 'beri' sözcüğü gereksizdir.' diyor.

Haklıdır.

Yalnız ben kimi zaman ifademi güçlendirmek için böyle birbirini pekiştiren ekler ve sıfatlar kullanırım.

Bunu da ona bağışlasınlar diyorum.

Okurlarımdan Talip Ceylan konunun bir başka yönüne değinerek eleştirmiş köşe yazarlarını:

"(Köşe yazarlarının) Entelektüel altyapılarının eksikliğini kapatmak için Türkçe'yi bozduklarını düşünüyorum. Onların savunması 'böyle yazarsak okunuyor' olacaktır. Onların savunmasında bir eksik yan kalacak. O da '...böyle yazarsak para kazanabiliyoruz.' cümlesi. Bu tür yazarların kendilerini iyi tanıyamadıklarını düşünüyorum. Tanısalardı, kendilerini yüksek hissetmek için yaşadıkları toplumu küçümseyerek Avrupalı olmaya çalışmak yerine yaşadıkları toplumu anlamaya çalışarak Aydınlanma'nın gerektirdiklerini yaparlardı. Bir insanı bir toplumu tanıyan bir insan, insanını ve toplumunu sevmez de ne yapar. Sevmek sahiplenmeyi getirir böylece. O tür yazarlara Sait Faik'i öneriyorum; 'Bir İnsanı sevmekle başlar her şey.' diyen Sait Faik'i."

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Turgut Çevik de şöyle demiş uzun mektubunun bir bölümünde:

"Kavramların yıpratıldığı, içinin boşaltıldığı bir ortamda 'yazar' da bundan nasibini aldı. Hiçbir şey üretmeyenin 'sanatçı' sayıldığı bir ülkede,'yazı yazan'lar da 'yazar' sayıldı. Üstelik, bu 'yazı yazan'ların Türkçe yanlışları da 'üslup' diye sunuldu; bilgisizlikleri hoş gösterildi. Doğru yazmanın ilk adımı sayılan 'de' ve 'ki'lerin hangi durumda ayrı, hangi durumda bitişik yazılacağından habersiz olanlar, bunları doğru kullanacaklarına, bütün 'de' ve 'ki'lerin bitişik yazılmasını önerecek kadar ileri gittiler."

Okurlarımdan Şükrü S. Aya ve Hicran Karabudak da aynı konulara değinmişler, cehaletten yakınıyorlar ama tepkilerini sadece bana değil başka yazarlara ve genel yayın yönetmenlerine yolladıkları eleştiri mektuplarıyla da dile getiriyorlar.

Darısı başınıza.

Yerim sınırlı olduğu için, görüşlerini aktarma fırsatı bulamadığım öteki okurlarımdan özür diliyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional