Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Sevgili okurlarım, "Medya Notu" yazan biri için bağışlanmaz bir eksiğim var:

Yerli dizileri izleyemiyorum.

Bunun iki nedeni var:

Birinci neden zaman.

Bu diziler o kadar çok ve onları izlemek o kadar fazla zaman gerektiriyor ki, gerçekten yetişemiyorum.

İkinci neden daha da önemli:

Bu dizileri seyretmeye dayanamıyorum.

Kurguları kötü, tempoları yavaş, diyalogları hem çok yapay hem çok kötü, esprileri ilkel, oyuncular (birkaç değerli sanatçı dışında) acemi ve çok kötü, sesler, mimikler, jestler çok abartılı.

Kamera, önce her konuşacak kişinin üzerine odaklanıyor ve söze başlaması için bekleniyor; inanılmaz bir tempo düşüklüğü ve zaman kaybı.

Birkaç kez bütün iyi niyetimle ekran başına geçtim ve çok tutulan dizilerinden bir kaçını izlemeye çalıştım, ama gerçekten dayanamadım.

Sonuç olarak, bu diziler hakkında yazılanları, söylenenleri, özetleri, konuları, oyuncuları, yapılan yorumları basılı medyadan takip ederek bir fikir edinmeye çalışıyorum; tabii bu da yazı yazmak için yeterli olmuyor.

Bu nedenle de bu sütunda yerli diziler hakkında hemen hemen hiç yazı çıkmıyor.

Nadir de olsa, kimi zaman bu diziler hakkında güzel değerlendirmeler yayınlanıyor.

İşte bugün böyle değerlendirmelerden birini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ece Temelkuran, 19 Eylül'de, Pazar Milliyet'te "Allah halleder!" başlığı ile bir yazı yayınladı.

Temelkuran, Cumhuriyet gazetesinden yetişme değerli bir genç yazar.

Yazının üst başlığı "Türkiye'nin ilahi adaletinde esas oğlan 'ak sakallı dede'!".

Yazının spotu ise Temelkuran'ın yorumunu şöyle aktarıyor:

"Yüksek reytingli mistik dizilerin yaptığı şey insanları sadece tek adaletin tanrının adaleti olduğuna inandırmak değil. Aynı zamanda mümtaz Türk aile sistemini dini vurgularla pekiştirmeye de çalışıyorlar."

Temelkuran, ilahi adaleti savunan görüşlerin sadece yaşlıların ağzından çıkmasına da takılmış:

"Nine, bakacak durumları olmadığı için üçüncü bebeğini aldırmaya giden gelinine 'Allah'ın verdiği can alınmaz' diyerek kürtaj karşıtı propagandasını yapıyor. Sonra anne kürtaj yaptırıp hastaneden dönünce bir çocuğunun diğerini öldürdüğünü sonra da 'katil' çocuğun çamaşır makinesinin içinde boğulduğunu görüyor. İşte büyüklerin sözünden çıkanın sonu budur! Sonunda nine son sözünü söylüyor: 'Ben sana demiştim!'. 'Allah'ın sözü' bu dizilerde hep ihtiyarların ağzından çıkıyor nedense. Ölüme yakın olanlardan. Ölüme yakın olduğu için hayatı kıskanandan, lanetleyenden. Yaşayanı, özgür yaşamak isteyeni korkutandan. Korku dolu Allah'lar bunlar."

Gizli Dünyalar, Kalp Gözü, Sır Kapısı gibi adları saymış Temelkuran eleştirdiği dizilere örnek olarak.

Ben bu dizilerin hiç birini izlemedim.

Ama Temelkuran'ın eleştirileri, "erkek egemen, yaşlı egemen" feodal değerlerin artık bütünüyle AKP egemenliğine girmiş ekranlardaki dizilerle, üstelik "dini inanç anlayışı içinde" topluma yeniden benimsetilmek istendiğinin en güzel kanıtı.

Biz de modaya katılalım ve "Allah sonumuzu hayretsin" diyelim.