Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

MELİH AŞIK 2000'Lİ YILLARA TANIKLIK EDİYOR

 

NATO Zirvesi İstanbulluların günlük yaşamlarını alt-üst etti.

Pek çoğumuz 27-30 Haziran tarihleri arasında evlerimize hapsolduk.

Ben zamanımın bir kısmını, Melih Aşık'ın yeni çıkan kitabı Açık Pencere'den 2000'li yıllar-1'i okuyarak keyifle değerlendirdim.

İthaki Yayınları'ndan çıkan kitap, şu içinde yaşadığımız ve kimi zaman da çevremizde ne olup bittiğini pek anlayamadığımız günlere hem tanıklık ediyor, hem de bir çok olayın gerçek yüzünü, perde arkasını bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Melih Aşık, esprili ve cesur kalemiyle, okuru düşündürürken eğlendiriyor, eğlendirirken bilgilendiriyor.

Bildiğiniz gibi, Yirmibirinci Yüzyıl, Türkiye için hem değişmenin hem de yozlaşmanın kültürümüze egemen olduğu yıllarla başladı. Siyaset-medya-ticaret üçgenindeki kokuşmuş ilişkiler iliklerimize, kemiklerimize işledi.

Kimi zaman tarikat ilişkilerinin de eklemlenerek iyice güçlendirdiği bu yozlaşmayı Melih Aşık çok güzel dile getiriyor.

Ben her zaman toplumu bunaltan bu kısır döngünün, medya tarafından kırılabileceğine inandım; bu görüşümü de Yozlaşan Medya ve Yozlaşan Türkçe adlı kitabımda açıkça dile getirdim.

Çünkü yapısı itibarıyla medya, ancak çoğulcu olduğu, gerçekleri yansıttığı ve eleştirel olduğu ölçüde yaşar ve gelişir.

Bu nedenledir ki, hem basılı hem de elektronik medyamızda hâlâ dürüst, cesur, yetenekli ve kamu görevi yaptığının bilincini taşıyan kişiler varlıklarını sürdürebiliyor.

Melih Aşık, kitabını bitirirken, "Uzun sözün kısası" başlığıyla şöyle yazmış:

"Sevgili dostlar, sayın okurlar..."

"Biz yaşı 60'ı devirenler (dile kolay ne çabuk geçmiş) gençlik yıllarımızda ileri giden, ileri gittiğini sandığımız, umutlu bir Türkiye'nin bireyleriydik. 2000'li yıllarda kalkınmış, uygar, çağa ayak uydurmuş bir Türkiye umuyorduk. Ne var ki özellikle 1980 sonrasında Özal iktidarı ile birlikte Türkiye her alanda belirgin bir yozlaşmanın içine girdi. Bir yandan halkın ahlakı bozuldu bir yandan devlet çarkı aşındırıldı? Siyasal partilerde örgütlenen hırsız takımı iktidara geçip ülkenin hazinesini kendisinin ve yandaşlarının cebine boşalttı? Siyaset bir yağma organizasyonuna dönüştü.

Kim çaldıysa yanına kâr kaldı? Namuslu insanlar kaybetti.

Ne var ki aynı zamanda ülkemiz de kaybetti. Türkiye artık dışardan idare edilen, ekonomisi topal, yarınları umutsuz bir ülkedir?

Eğer dürüst insanlar yönetimi ele alıp bütün bu çarkları yenileyemezse daha da umutsuz günler bizi beklemektedir...

Bu durumun bilinciyle? Esenlikler dilerim?" (s.399).

Melih Aşık, çuvaldızı siyasete batırırken, iğneyi de gazetecilere saklamış:

12.07.2003 tarihinde, Amerika'nın Irak'ı işgali sırasında, değerli usta Hasan Pulur'a da göndeme yaparak, "Embedded Journalist" başlığı altında şunları yazmış:

"Bu savaş gazetecilik terminolojisine yeni bir deyim kattı:

'Embedded journalist'.

Embedded sözcük anlamında 'gömülmüş, iliştirilmiş' demek. Savaşı ordunun imkanlarıyla ve ordunun gözüyle izleyen gazeteci anlamına geliyor.

Ancak, 'gömülü gazeteci', 'iliştirilmiş gazeteci' kulağa pek hoş gelmiyor. 'Embedded gazeteci'nin en güzel çevirisini Hasan Pulur yaptı:

'Yamanmış gazeteci'.

Deyimi tuttuk. Savaş dışında da kullanılabilir? 'Partiye yamanmış', 'lidere yamanmış', TÜSİAD'a yamanmış', 'CIA'yamanmış' gazetecileri de 'embedded' sınıfında değerlendirebiliriz." (s.115).

Mutlaka okuyun. Çok eğlenecek ve çok şey öğreneceksiniz.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional