Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

TÜBİTAK KİTAPLARI ARTI QWERTY EŞİTTİR F

 

 

Sevgili okurlarım, bugün ilginizi çekebilmek için bilmece gibi bir başlık attım.

Yazım, esas olarak bu başlığın açılımından ibaret olacak.

Önce ilk sözcük ile başlayalım:

TÜBİTAK'ın açılımını hemen hemen herkes bilir ama ben bir kez daha yineleyeyim:

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu demek.

Kuruluşundan bu yana Türkiye'deki bilimin ve teknolojinin gelişmesine büyük katkılar yapmış bir kurum.

Bizim tümüyle yozlaşmış siyasal ve bürokratik sistemimiz içinde bir vaha ya da bir ada.

Ne derseniz deyin, 2003 Türkiyesi'nde çok ender bulunan, hem çağdaş hem de işe yarar kurumlarından biri.

Şimdiye kadar siyasetçilerin tasallutundan korunmuş olması da başlı başına bir mucize.

Dilerim AKP iktidarı hükümet sistemini de aşan bir kadrolaşma ile devleti ele geçirirken, TÜBİTAK'ın da üzerinden buldozerle geçmez.

Neyse şom ağızlılık etmeyelim de, TÜBİTAK'ın çok ama çok önemli bir güzelliğinden daha söz edelim:

(Dikkatli okurlarım anımsayacaklar, daha önce de özellikle TÜBA konusunda, gerçekleştirilen başka güzelliklerden söz etmiştim.)

TÜBİTAK bir "Popüler Bilim Kitapları" dizisi yayınlıyor.

Her biri bir mücevher değerinde kitaplar bunlar.

İşte bu kitaplardan biri Tüfek, Mikrop ve Çelik adını taşıyor.

İnanılmaz bir serüven kitabı heyecanıyla okunan bir yapıt bu kitap.

Yanıt aradığı soru ise çok basit:

Neden Amerikalılar Avrupa'yı keşfetmedi de Avrupalılar Amerika'yı keşfetti?

Yazar Jared Diamond, dramatik bir biçimde soruyor:

"Neden şu anda Avrupalı ve Asyalı halklar zenginlik ve güç sahibi de başkaları değil. Örneğin neden Amerika, Afrika ve Avustralya yerlileri gidip Avrupalıları ve Asyalıları öldüremedi, egemenlikleri altına alamadı, onların köklerini kazıyamadı?" (s.4)

İşte QWERTY bu muhteşem kitabın okurlara tanıttığı bir kavram:

Ülker İnce'nin tertemiz Türkçesi'nden okuyalım:

"Bu kitap, belki de şimdiye kadar okuduğunuz basılı başka pek çok kitap gibi, QWERTY klavyeyle yazıldı, yani en üst sırada, en soldan itibaren altı harfin adıyla anılan klavyeyle. Şimdi belki inanmayacaksınız ama bu klavye 1873'te bir karşı-mühendislik tasarımıydı: Daktilo kullananları olabildiğince ağır yazmaya zorlamak için olmadık hilelere başvurulmuş, en çok kullanılan harfler klavyenin her sırasına dağıtılmış, (sağ elini kullanan insanları zayıf ellerini kullanmak zorunda bırakacak şekilde) harfler solda toplanmıştı. Göründüğü kadarıyla verimliliğe aykırı olan bütün bu özelliklerin gerisinde yatan neden, 1873'te daktilo kullanıcılarının yan yana iki tuşa art arda hızla bastığında harflerin birbirine karışmasıydı, bu yüzden üreticiler daktilo yazanları yavaşlatmak zorundaydı. Daktilolardaki gelişmeler bu karışma sorununu ortadan kaldırınca 1932'de daha verimli olacak şekilde düzenlenmiş klavyelerle yapılan denemeler yazı yazma hızının iki katına çıkacağını ve harcanacak çabanın % 95 azalacağını gösterdi. Ama artık QWERTY klavyeler siperlere yerleşmişti. QWERTY klavyeyle yazan yüz binlerce daktilocunun, daktilo öğretmeninin, daktilo ve bilgisayar satıcısının, üreticisinin kazanılmış hakları, 60 yılı aşkın bir süredir klavyeleri etkili hale getirme yönündeki bütün girişimlerle çatışıyor." (s.319)

İşte Emre Aköz, Yurtsan Atakan, Doğan Hızlan gibi pek çok ünlü yazarın uzun süren büyük kampanyasına karşın, bilimsel olarak daktilo ve bilgisayar kullanımını çok daha kolay ve daha hızlı hale getirdiği saptanmış ve "Türk standardı" olarak kabul edilmiş olan "F klavyenin" hâlâ niçin Türkiye'de satılan dizüstü bilgisayarlarda kullanılmadığının nedeni bu satırlarda yeterince açık bir biçimde vurgulanıyor.

Yazımın başlığını bilmem açıklayabildim mi?

(Önemli not: Bu konunun peşini bırakacağımı sananlar yanılıyor)


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024

Valid HTML 4.01 Transitional