Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

KENDİ KALEMİZE ATTIĞIMIZ "DEZENFORMASYON" GOLÜ

 

 

Dezenformasyon yabancı bir sözcük:

Bireyleri ve toplumları yönlendirmek amacıyla, yanlış bilgi ve haber verme, anlamını taşıyor.

En önemli propaganda ve karşı propaganda araçlarından biri.

Tüm dünyada ve Türkiye'de kitle iletişim araçlarının (medyanın) hem mesleki hem de ahlaki rolü, bilgi ve haber vermektir.

Anlamayanlar için, Frenkçe de söyleyelim: Yani bireyleri ve toplumları enforme etmektir.

Ne zaman ki bu işlev, bilgi ve haber vermekten (enforme etmekten), biçimlendirme ve yönlendirme (forme etme) amacına kayar, o zaman kitle iletişim araçları hem mesleki hem de ahlaki kurallardan sapmış olur.

Hele hele, bireyleri ve toplumları yönlendirmek için, yanlış haber ve bilgi vermek (dezenformasyon yaymak) çok ahlaksız, çok yanlış bir işlevdir kitle iletişim araçları için.

Tarihteki en ünlü propaganda üstadı, Hitler'in bakanlarından Goebbels'tir.

Şu öykü onun becerileri hakkında bir fikir verebilir sanırım:

Hitler'in karşıtları, rejimi zayıflatmak için Führer'in hasta olduğu söylentisini yayarlar. Bunun üzerine Goebbels hemen harekete geçer ve kendi ajanları vasıtasıyla Hitler'in çok hasta olduğu ve bir süre sonra da öldüğü dedikodusunu yayarak, bu söylentiyi güçlendirir.

İşte bundan sonra Goebbels'in öldürücü darbesi gelir: Toplumu Hitler'in öldüğüne inandırdıktan sonra, onu canlı yayınla radyodan da verilen bir büyük mitingde konuşturur ve böylece sadece bu söylentiyi değil, onu yayan karşıtlarının propaganda kaynaklarının inandırıcılığını da ortadan kaldırır.

Son günlerde bizim kitle iletişim araçlarımız da Irak savaşı bağlamında (herhalde istemeden) böyle bir yanlış bilgilendirme olayına alet oldu ve kendi kalemize bir gol attı.

21 Mart 2002 Cuma günü CNN-Türk, Türk askerlerinin Kuzey Irak'a girdiğini bütün dünyaya duyurdu.

22 Mart 2003 Cumartesi günü Hürriyet gazetesi, sekiz sütuna "BİZ DE GİRDİK" başlığıyla aynı haberi doğruladı.

Aynı gün, Milliyet gazetesi de sürmanşette (yani manşet üstünde) sekiz sütuna attığı başlıkla "IRAK'A GİRDİK" diyordu.

Amerikan CNN'i bu haberi Türkiye'deki kaynaklara dayandırarak, bütün dünyaya bir kez daha duyurdu.

Oysa olay, eskiden beri Kuzey Irak'ta süregelen sınırlı harekatımız çerçevesinde 1000 kişilik küçük bir gurubun yine sınırı geçmiş olmasıydı; yani Kuzey Irak'taki askeri varlığımız açısından yeni bir durum yoktu.

Ama haber dünyaya bu şekilde duyurulunca başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, tüm dünyadan ve özellikle de AB ülkelerinden müthiş bir tepki aldık:

Sanki Türkiye saldırgandı ve Irak savaşını bahane ederek, Kuzeyden Irak'ı işgale başlamıştı.

Tüm dünyanın ve özellikle de Amerika ile AB'nin böyle bir tepkisi birdenbire, bizim Kuzey Irak konusundaki manevra alanımızı hem sınırlamış hem de kısıtlamış ve bizi dünya karşısında çok müşkül bir durumda bırakmıştı.

Bunun üzerine, Dışişleri Bakanlığımız uluslar arası bir bilgilendirme harekatına girişti ve Genel Kurmay Başkanlığımız da çeşitli açıklamalarla dünya kamuoyunu yatıştırmaya çalıştı.

Tabii, iş işten geçmiş ve bir kez bütün dünya aleyhimize dönmüştü.

Gerçekten ulusal çıkarlarımız açısından büyük önem taşıyan Kuzey Irak konusunda Türkiye'nin olası bir harekatı, dünya kamuoyunun ambargosuna uğradı ve ülkemizin manevra alanı çok daraltıldı.

Böylece bir yanlış bilgilendirme (dezenformasyon) oyunu ile kendi kalemize bir gol atmış olduk.

Sanırım konunun tek sorumlusu, olayın her yönünü araştırmadan haberi kullanan medya değil; onu yanlış bilgilendiren politikacıların da bu yanlıştaki payı büyük.

Sütunum, bu konudaki bütün açıklamaların hizmetindedir.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional