Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

IRAK SAVAŞI VE TÜRK MEDYASI

 

 

Önce kendimi eleştirerek söze başlayayım:

Yabancı dilden aktarma olan Medya sözcüğü, çok daha kısa olduğu için oldukça güzel bir Türkçe deyiş olan Kitle İletişim Araçları tamlamasına yeğ tutuluyor ve ne yazık ki ben de bu eğilime katılıyorum.

Örneğin, daha Türkçe yazmak isteseydim, yukarıdaki başlık, "Irak Savaşı ve Türkiye'deki Kitle İletişim Araçları" biçiminde çok daha uzun olacaktı.

Her neyse, gelelim Türkiye'deki gazete ve televizyonların (ve tabii dergi ve radyoların) Irak savaşını nasıl yansıttıkları konusuna:

Önce görüntü ağırlıklı olan televizyonlarda ve söz ağırlıklı olan radyolarda, her duyduğumda tüylerimi diken diken eden yaygın bir yanlışa değinmek istiyorum.

Irak sözcüğü, ilk hecesi uzatılarak "IIIIrak" biçiminde telaffuz ediliyor.

Bu yanlıştır.

İlk hecesi uzun olan ülkenin adı İran'dır.

Bu yanlışı Türk medyasına eski Başbakan Çiller armağan etmişti.

Nedense doğruları ve güzellikleri değil, yanlışları ve çirkinlikleri derhal benimseyen necip medyamızın değerli mensupları bu yanlışı da hemen yaygınlaştırdılar.

Değerli okurlarım anımsayacaklar, ben bu yanlışı burada defalarca dile getirdim.

Üstelik, hiç de eylemsiz ve kötümser bir insan olmadığım için, kişisel olarak da neredeyse bütün tanıdıklarımı da uyardım.

Sonuç, sıfıra sıfır, elde var sıfır.

Neyse, bu telaffuz yanlışı, medyamızın Irak sorunun ele alışındaki yanlışlar bakımından aslında neredeyse önemsiz bile kalacak bir ayrıntı haline dönüştü.

Ama ben yine de güzel Türkçemiz'in bu biçimde katledilmesinden büyük bir rahatsızlık duyduğumu bir kez daha yineliyeyim.

Tek bir kişiyi bile etkileyebilsem, bana yeter.

Şimdi gelelim işin en önemli kısmına:

Türk medyası, Irak savaşı konusunda okur ve izleyicilerini bilgilendirmek değil, yönlendirmek için yayın yapar bir durumda.

Birbirine yakın iki yabancı sözcük kullanarak, eleştirimi bir kez daha ifade edeyim:

Türk medyası genel olarak (çünkü özel istisnalar var) kamuoyunu enforme değil, forme etmeğe çalışıyor.

Her ne kadar barıştan yana tavır koyan bazı yayın organları varsa da (ki bunların da bir bölümü kamuoyunu barıştan yana biçimlendirmeye çalışıyor; kötü olmasa bile bilgilendirme amacından değişik, yani öteki kampın yaptığına daha yakın bir hedef bu) medyamız, genellikle savaştan ve Amerika Birleşik Devletleri'nden yana tavır koyan ve kamuoyunu da bu yönde etkilemeye çalışan bir davranış içinde.

Bu tutumun ardında medyadaki tekelleşme eğilimlerinin ve medya ile ticaret dünyası arasındaki ilişkilerin yattığı kuşkusuz.

Aman beni sakın yanlış anlamayın sevgili ve değerli okurlarım:

Ben medya patronlarının da, medya çalışanlarının da Amerika'dan yana ya da Amerika'ya karşı veya barıştan yana ya da savaştan yana tavır koymalarına karşı değilim.

Tam tersine, onların da her vatandaş gibi kendi inançlarını açıklama ve bu inançlarını savunma hakları olduğuna yürekten inanıyorum.

Karşı olduğum davranış, kamuoyunu bilgilendirme adına onu gizlice yönlendirme çabaları.

Daha açık bir biçimde ifade etmem gerekirse, her hangi bir köşe yazarının ya da bir programcının açıkça şu ya da bu taraftan yana tavır koymasını ve bunu savunmasını eleştirmiyorum.

Sadece televizyonlardaki tartışma ve haber programları ile gazetelerdeki haberlerin, okurları gizlice yönlendirecek bir taraflılıkla kullanılmasına karşıyım.

Türkiye'de medya ve siyaset, kirli ilişkilerden dolayı tam bir çöküntü yaşadı.

Savaş hali, bu çöküntünün üzerine geldi ve tabii, kendisini çökerten kötü alışkanlıklarından henüz arınmamış olan medyamız, eski alışkanlıklarını Irak savaşı konusunda da sürdürüyor.

Dilerim bu konuda da bir an önce bir özeleştiri başlar.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional