Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
ESKİŞEHİR'E KALKAN NOSTALJİ TRENİ VE SUNAY AKIN
Değerli okurlarım bugün, kirlenen Türkçe'den, gittikçe tırmanan medya savaşlarından ve yozlaşan siyasetten bunalmış ruhlarınıza biraz umut ve biraz iyimserlik esintileri getirmek niyetindeyim. Bu yazıda size iki güzellikten söz açmak istiyorum. Birincisi Eskişehir Müzik Festivali'ne kalkan nostalji treni öteki de Sunay Akın'ın son kitabı. Aslında bu yazıda adı geçen "nostalji treni" Eskişehir Festivali'nin, Onlar Hep Oradaydı adlı kitap da Sunay Akın'ın simgeleri. Yani asıl konularım bir festival ve bir yazar. 12 Ekim 2002, Cumartesi günü. Saat 10:50. Haydarpaşa Garı sarı Eskişehir Festivali bayraklarıyla donanmış. Üzerinde Eskişehir Festivali yazan özel tren istasyon görevlisinin yeşil ışığı kaldırmasıyla, düdüğünü öttürerek hareket ediyor yavaşca. İçindeki medya çalışanları ve "Festival Dostarıyla" birlikte Anadolu'nun bağrından fışkıran bir sanat şöleninin sekizinci yaş gününü kutlamaya gidiyor. Sekiz yıl önce doğum günündeki ilk açılış konserini Ankara'dan yollanan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile yapan Festival, bu yıl rüştünü ispat etmiş, açılış konserini, Eskişehir Büyükşehir Senfoni Orkestrası ile gerçekleştiriyor: Sanatçılarının çoğu Eskişehir Anadolu Üniversitesi konservatuvarı mezunu olan, Anadolu Üniversitesi'nin yaratıcısı Prof. Yılmaz Büyükerşen'in Belediye Başkanlığı zamanında kurulan ve Eskişehirli gençlerden oluşan "yerel" bir senfoni orkestrası bu. Festivalin kurucusu Yavuz Zeytinoğlu açış konuşmasında, bu festivali sürdürmek üzere oluşturulan vakfa arsalarını ve paralarını bağışlayan Eskişehirlilerin adlarını okuduğu zaman, salonda yer yerinden oynuyor. Zeytinoğluların başlattığı festival artık, aileye ek olarak, Anadolu ve Osman Gazi Üniversiteleri ile Sanayi ve Ticaret Odalarının ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Vilayetin ortaklaşa kurdukları bir vakfın koruyucu kanatları altında. Ekonomik başarılarıyla ulusal sanayinin simgesi haline gelen Eskişehir, artık "Anadolu Aydınlanmasının" da kültürel simgesi oluyor. Türkiye'nin yaşadığı olağanüstü ekonomik krize karşın, sekiz yılda gerçekleştirilen bu inanılmaz mucizenin öyküsünü Yılmaz Büyükerşen çok kısa olarak aktarırken salonda gözyaşlarını tutamayan çok insan var. Evet bu ülke Atatürk'ün Türkiye'si: Bu ülke kültür alanında böyle mucizeleri gerçekleştiren tek ve biricik laik ve demokratik İslam ülkesi. Aslında tam Sunay Akın'a uygun bir öykü bu. 1994 yılında Esbank'ın sponsorluk yaptığı bir konserin arasında, Yavuz Zeytinoğlu'na yaptığım bir öneriyi Hıncal Uluç'un ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Müdürü Hasan Hüseyin Akbulut'un desteklemeleri sonunda gerçekleşen bir doğum ve sonra sayısız kahramanın çabalarıyla gelişen bir festival. Sunay Akın'ın o insanı sarıp sarmalayan duyarlı (ve çaktırmadan öğretici) üslubu ile yazdığı son kitap, Çınar Yayınları'ndan çıkan Onlar Hep Oradaydı, Eskişehir'e giderken trende elimde: Sunay Akın, bu kültür yozlaşması ortamında bir vahâ. En ünlü yazarların kitaplarını pazarlamak için tarihi saptırmakta tereddüt etmedikleri, satışlarını arttırmak uğruna toplumsal gerçekleri çarpıtmayı marifet saydıkları bir ortamda Sunay Akın gerçek bir kültür insanı ve sanatçı olarak öne çıkıyor. Gençler onu çok seviyor. Hangi üniversiteye konuşmaya gitsem, onun ismi "en çok sevilen ve okunan yazar" olarak gençler arasında öne çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet ailesine katılan Sunay Akın'ın yazılarını artık kendi gazetemizde keyifle okuyacağız. Hoş geldin Sunay Akın. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 11 Kasım 2024