Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
ZİYA GÖKALP ve SÖZÜN BÜYÜSÜ
Tayyip Erdoğan'ın Ziya Gökalp'tan bir şiir okuduğu için mahkûm olduğu iddiasının ardındaki gerçek, Murat Bardakçı tarafından aydınlatıldı. Bardakçı'nın 22 Eylül 2002 tarihli Hürriyet'te yazdığına göre Tayyip Erdoğan'ın okuduğu şiirin ilk dört dizesi, Camiler kışlamız, mü'minler asker Bu ilahi ordu dinimi bekler Allahu Ekber, Allahu Ekber biçimindeydi. Oysa Gökalp'ın 1912'de Balkan Savaşı sırasında "Asker Duası" adıyla yazdığı şiirin ilk beşliğinin aslı şuydu: Dileğim iki: Din ile vatan... Ocağım ordu, büyüğüm Sultan Sultan'a imdâd eyle Yârabbi! Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi! Üstelik şiirin aslı beşer dizelik beş bölümden meydana geldiği halde, Erdoğan'ın okuduğu dizelerin ilk bölümü dört satırdı ve kafiyesi de şiirin öteki bölümleriyle tutmuyordu. Ayrıca Tayyip Erdoğan, şiirin orduyu öven şu beş dizelik bölümünü de atlamış, okumamıştı: Çavuş, onbaşı, ağalarımız. Sıra ve saygı, yasalarımız. Orduyu düzgün eyle Yârabbi! Sancağı üstün eyle Yârabbi! Bardakçı, şiirin yazıldığı ortamın ve anlamının çözümlemesini de yaparak, bu dizelerin dinî değil vatanî nitelik taşıdığını söylüyor; ayrıca Recai Kutan'ın şiirin yazılış öyküsü olarak Ziya Gökalp'e atfen aktardığı olayların da tümüyle uydurma olduğunu, kanıtlarıyla belirtiyordu. Bardakçı ertesi gün, 23 Eylül tarihli Hürriyet'te Ziya Gökalp'ın yazdığı öne sürülen şiirin aslında Cevat Örnek adlı bir şaire ait olduğunu, üstelik bu haberin 13 Mayıs 1999 tarihli Tempo dergisinde çıktığını ve kimsenin dikkatini çekmediğini de ekledi. Yazıdan öğrendiğimize göre bütün bu kargaşaya, Türk Standartları Enstitüsü'nün "Türk ve Türklük" adıyla çıkarttığı bir kitapta, Örnek'in şiirini, Gökalp'ın imzasıyla yayımlayan emekli vali Ömer Naci Bozkurt yol açmıştı. Güncel politika açısından da büyük önem taşıyan, Tayyip Erdoğan'ın aldığı cezadan dolayı seçimlere girememesinin ardında yatan bu "garip" olayı aydınlattığı için Bardakçı'yı kutluyorum. Sanıyorum, "dinci" kesimdeki arkadaşlar, kendi özel tarihlerini ve kendi özel kültürlerini üretirken, biraz da gerçeklere uygun davransalar daha inandırıcı olabilirler. Sevgili okurlarım anımsayacaklar, aynı türden bir saptırma, Mustafa Kemal'in Samsun'a gittiği Bandırma vapuru ile ilgili olarak, bu vapurun hiç de küçük ve derme çatma bir gemi olmadığı iddiasıyla gündeme getirilmiş, sonra Bandırma adında iki ayrı vapurun varlığı kanıtlanarak, aynen bu şiir olayında olduğu gibi dinci kardeşlerimizin söylediklerinin gerçek dışı olduğu ortaya çıkmıştı. Bugün üzerinde durmak istediğim bir başka konu, üç önemli edebiyat insanının TRT 2'de yaptığı ve geçen yıl büyük bir lezzetle izlediğimiz Sözün Büyüsü adlı program. Bu program, Erendiz Atasü'nün, Talat S. Halman'ın ve Mustafa Şerif Onaran'ın, çağırdıkları bir konukla birlikte, belli bir konu çevresinde yaptıkları edebiyat sohbetinden oluşuyordu. Kimi zaman bir edebiyat türü, kimi zaman bir yazar, kimi zaman bir duygu ya da bir tema, bu tadına doyum olmayan sohbetlerin odak noktası oluyordu. Konuk da edebiyat dünyasının önemli bir kişisi olduğundan izleyici, edebiyatımızın güncel gelişmelerini de izliyordu. Böylece ekran başında oturanlar, bu "seviyesiz kültür egemenliğindeki medyada" gerçekten derinliği olan ve büyük ilgi çeken enfes bir programın tadına varıyorlardı. Şimdi TRT yönetiminin bu programı kaldırmak niyetinde olduğunu duydum. Aman yapmasınlar, çok yanlış olur: Sadece kültür açısından değil, sevilen ve izlenen bir programı ekrandan kaldırmak açısından da. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 13 Ocak 2025