Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Sevgili okurlarım, ben her yazımı yazarken heyecanlanırım.

Bu, aktörlerin ve aktrislerin çok iyi bildikleri "sahne heyecanı" gibi bir duygudur:

Ne denli deneyimli, rolünüze ne kadar egemen olursanız olun, kendinize güveniniz ne kadar büyük olursa olsun, sırf izleyici karşısına çıkmanın getirdiği bir heyecandır bu.

Yaptığınız işe duyduğunuz saygının, hitap ettiğiniz insanlara duyduğunuz sevginin bir göstergesidir bu heyecan.

Bu heyeycan yitirildiği zaman artık oyunculuk da bir anlam taşımaz.

İşte ben de her yazımı yazarken, sanki sahnede bir konferans veriyormuş ya da ilk kitabımla okurlarımın karşısına çıkıyormuş gibi heyecanlanırım:

Her yazıyı yazarken de, gazetede yayınlandıktan sonra okurken de aynı heyecanı farklı biçimlerde yaşarım:

Yazarken, okurlarla yeni birşeyleri paylaşabilmenin ve bu yeni şeyleri onlara aktarırken kendimi en iyi biçimde ifade edebilmenin heyecanı, okurken de dizgi ve ifade yanlışı olmuş mu, istediğimi iyi anlatabilmiş miyim heyecanı.

Ama bugün her zamankinden çok daha heyecanlıyım.

Şu anda ellerim titriyor.

Sürekli olarak yanlış tuşlara basıyorum, geri dönüp kendimi düzeltmek çok zaman alıyor.

Zaman zaman tuşlara basmayı bırakıp, derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalışıyorum.

Nabzım, sabah cinmastiğinden yeni gelmişim gibi, yüzyirmiye yakın atıyor.

Bütün bunların nedeni bir kitap.

Ara Güler'in Yeryüzünde Yedi İz adıyla Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanmış olan kitabı.

Hem o kitabı, o özel dünyayı yaşamış olmanın yarattığı büyük heyecan, hem de bu dünyayı hemen sizinle paylaşmak istemenin sabırsızlığı, adeta yazmamı engelliyor.

Sevgili okurlarım, beni istediğiniz kadar çocuksu, istediğiniz kadar "naif" bulun, hâlâ her güzellik karşısında heyecanlanıyorum.

Ara Güler'in "Yeryüzünde Yedi İz" adlı kitabının beni çok heyecanlandırmasının altında kitabı karıştırmaya başladığımda karşılaştığım büyük bir sürpriz yatıyor:

Bir fotoğraf kitabı diye elime aldığım bu yapıt beni her insanın ardında, bir başka dünyaya götürdü:

Fotoğrafları çekilen kişiyle, Ara Güler'in ortak dünyasına.

Yedi portre, yedi dünya, yedi öykü, yedi serüven, yedi güzellik.

Bertrand Russel.

Tennessee Williams.

Louis Aragon.

William Saroyan.

Marc Chagall.

Salvador Dali.

Pablo Picasso.

Ara Güler, dünya çapındaki bu bilim, düşün, sanat ve edebiyat insanlarının sadece "sözlük anlamında" fotoğraflarını çekmekle kalmamış onlarla, kendi yaşamının kesiştiği noktaları, yazı ile de anlatarak "fotoğraflaştırmış", böylece bu görsel yapıta tadına doyulmaz bir yazınsal lezzet de katmış.

Kalemini de fotoğraf makinesi kadar yetenekle kullanan bir sanatçı Ara Güler.

Çünkü her ikisinin ardında da aynı yürek ve aynı beyin var:

Bir sanatçının beyni ve yüreği.

Kitabın beni etkileyen bir başka yönü de, bir vatandaşımızın, bu toprakların yetiştirdiği bir sanatçının bu uluslararası değerdeki kişilerle kurduğu diyalog, onların kimliklerine, kişliklerine fotoğraflarıyla ve yazılarıyla yaptığı katkı.

Bu kitap derhal yabancı dillere de çevrilmeli ve uluslararası piyasada hak ettiği evrensel değere kavuşturulmalıdır.

Yapı Kredi Yayınlarını ve onun değerli yönetcisi Enis Batur'u böyle bir yapıt yayınladıkları için kutluyorum.