Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

HABERTÜRK'E YAKIŞMADI

 

Sevgili okurlarım, sevdiğimiz, inandığımız, güvendiğimiz kişiler ya da kurumlar hata yapınca galiba normaldan daha çok üzülüyoruz.

Tanımadığımız ya da tanıdığımız ama zaten çok değer vermediğimiz kişi ve kurumların yanlışlarını, toplumumuzun genel seviyesizliği içinde "böyle şeyler zaten hep oluyorr" diye normal kabul ediyoruz.

Tabii bu da tümüyle yanlış bir tutum.

Her yanlışlık, her haksızlık karşısında eşit tepki vermemiz, bunların düzeltilmesi için çalışmamız gerekli.

Ama zaman içinde gerek toplumun geneline egemen olan seviyesizlik, gerekse bu seviyesizlikle yapılan mücadelelerin insanın sinirlerini yıpratmaktan başka hiç bir sonuç vermeyişi insanları bıktırıyor ve "demokratik bir toplumun vatandaşlarından beklenen" tepkilerin zayıflamasına yol açıyor.

İnsan bütün ömrünce birşeyleri düzeltmek için çalışıyor, çabalıyor, sonuda, toplumun bulunduğu yere bir bakıyor ki "sıfıra sıfır elde var sıfır".

Ya da "eski tas eski hamam, sadece tellaklar değişmiş".

Sonuç olarak bıkıyor, mücadeleyi bırakıyor.

Bunun da adına "yaşlanma" diyorlar galiba.

Ben bu nedenle gençlere inanıyorum ve güveniyorum.

Her "bıkkın kuşağın" yerini, "genç ve dinamik bir kuşak" alsa, sorunlarımız daha çabuk çözülecek.

Ama orada da bir sorun var:

Yeni yetişen kuşaklar eski kuşaklar kadar toplumsal konularla ilgili ve mücadeleci değil.

Bu nedenle, toplumsal sorumluluk duygusu, zaman geçitkçe artacağına biraz daha azalıyor galiba.

Tabii bunun suçu da "eski kuşaklarda".

Onları demokratik bir toplumun sorumlu bireyleri olarak değil, yağmacı bir toplumun üç kağıtçı üyeleri olarak yetiştirdik.

Önce Başbakan sonra da Cumhurbaşkanı olarak ülke yönetiminde en yüksek yerlere gelmiş olan Özal'ın simgelediği ama üretilmesinde bütün politikacıların katkısı olan "yağma kültürü" ne yazık ki bizim ve bizden önceki kuşakların bir ürünü.

Bütün bu karamsar dertleşme sözlerini,. genç ve sempatik dostum Ufuk Güldemir'in, tarafsızlığı ve hızlı haberciliği ile övünen Habertürk kanalında ve İnternet sitesinde gördüğüm önemli bir hatanın beni ne kadar üzdüğünü anlatmak için yazdım.

Cumartesi gecesi, Habertürk kanalı, daha önce Habertürk İnternet sitesinde yayımlanan, İsmail Cem hakkındaki bir makaleyi ekrana getirdi.

Yani Habertürk, önce İnternet sitesinde bir yazı yayımlamış, sonra da bununla yetinmeyerek aynı makaleyi televizyon kanalında ekrana getirmişti.

Makalede, İsmail Cem'in Selanik kökenli olması, son derece küçültücü ve aşağılayıcı bir üslupla izleyiciye aktarılıyordu.

Genellikle şeriatçı ve milliyetçi kesimlerin üzerinde durdukları, inanca ya da ırka dayalı kökenin, Habertürk tarafından ön plana çıkarılmasını ve bir insanı küçültücü öge olarak kullanılmasını çok ama çok yadırgadım.

İnsanların ırk ya da inanç kökenlerine göre yargılanmalarının, hele bazı inanç ve ırkların aşağılanmlarının çağgerisi ve insan haysiyetine aykırı olduğunu düşünüyorum.

Habertürk gibi, çağdaşlığı ilke edinmiş bir İnternet sitesinde ve bir televizyon kanalında böyle bir makalenin yayınlanmış olmasını büyük bir talihsizlik olarak görüyorum.

Diyecekseniz ki, "Böyle bir makaleyi şeriatçı ya da milliyetçi-ırkçı bir kanal yayınlasaydı yadırgar mıydın?"

Yine aynı derecede ayıplardım ama yadırgamazdım.

Çünkü onlardan beklenir.

İnsanları inançlarına ya da ırklarına göre ayırdıkları için, temel felsefeleri buna uygun.

Zaten onun için demokratik ve çağdaş olup olmadıkları sürekli tartışma konusu ediliyor.

Ama Habertürk?

Benim tanıdığım Ufuk Güldemir, bir biçimde bu hatayı onaracaktır.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional