Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

CİNSİYET AYRIMCILIĞI VE YABANCI SÖZCÜK HAYRANLIĞI

 

Sevgili okurlarım, "cinsiyet ayrımcılığı" başlığını görünce, eminim ki pek çoğunuz, medyadaki "erkek egemenliğinden", "kadınlara karşı uygulanan cinsiyet ayrımcılığından" söz edeceğimi düşünmüşsünüzdür.

Hayır.

Bu kez, bir başka türlü cinsiyet ayrımcılığından, beni dehşete düşüren bir "erkek düşmanlığından" söz edeceğim.

"Beni dehşete düşüren" ifadesi sizi şaşırtmasın, düşmanlığın erkeklere karşı olmasından dehşete kapılmadım.

Sadece erkek ya da kadın, herhangi bir cinsiyet mensubunun, insanlığın öteki yarısı için kin ve nefret dolu olması beni "dehşete düşürdü".

Bakın 2 Haziran 2002 Pazar günkü Milliyet'in Pazar ilavesinde, Perihan Mağden, Ahmet Tulgar'a neler söylüyor:

"Kadınlar ırk, cins olarak sözel yaratıklar, erkekler değil. Ve sözel iki insanın, ışın kılıçlarını eşit süratte kullanan iki insanın düellosunu mu izlemek istersiniz, dilbaz birinin bir salak ile karşılaşmasını mı?"

Tulgar soruyor:

"Erkeklere 'salak' mı diyorsunuz?"

Mağden: " 'Kimse bana laf etmesin, penisime laf etmesin'; bu kaygılar içinde kavrula kavrula küçücük kalmış erkekler. Meyve kurusu gibi ruhları. Erkeklerin toplum, kapitalizm tarafından nasıl iğdiş edildiğini seyrediyoruz. Erkeklerin ciddi bir yalakalık sorunu oluyor. Erkeklik çok kelek bir şey. Bu yüzden herhalde kadınlara yöneliyor modern sanat."

Evet sevgili okurlarım, ben bütün yaşamım boyunca hep "erkek egemen bir feodal toplumdaki 'maço erkek' yaklaşımlarını" eleştirdim.

Ama söyler misiniz bana, Mağden'in sözlerinin, "cinsel bağnazlık" ve "cinsel ayrımcılık" açısından "maço erkek yaklaşımından" ne farkı var?

Galiba gündemde olmanın yolunu birşeylere saldırmakta ve örneğin cinsiyet ayrımcılığı yapmakta bulanlar sadece "maço erkekler" değil.

Bu arada medyamız, gittikçe özenti bir "Amerikan İngilizcesinin" egemenliğine giriyor.

Geçtiğimiz Cumartesi günü 15 Haziran tarihli Hürriyet'in ilavesinde Ayşe Arman, Dice Kayek markası'nın yaratıcısı ve üretcisi iki kardeşten biri olan Ayşe Ege hanımla konuşuyor:

"Yeni line'ınız Dice'nin, Dice Kayek'ten farkı ne?

Ayşe Ege hanımın yanıtı:

"Daha funky, daha genç..."

Bu konuşma bana Gülse Birsel'in 2 Haziran Pazar günkü Sabah'ın Pazar ilavesinde "Dilinize hakim olun" başlığı ve "Yabancı kelimelerle hava atmadan önce dil öğrensek!" alt başlığıyla yazdığı yazıyı anımsattı.

Birsel şöyle diyordu yazısında:

"Gay mi yazacağız, Türkçesi öyle okunuyor diye 'gey' mi? Dergilerin yazıişlerinde kafalar karışık. Yeni yaşam biçimleri, yeni kavramlar geliştikçe, bu kelimelerin Türkçe'ye nasıl geçecekleriyle ilgili sorunlar ortaya çıkıyor.

"Her yerde duyabileceğiniz konuşmalardan biri:

"Dün akşam, üzerimde bir sweatshirt, elimde bir mug cappuccino, zapping yaparak boyfriend'imin aramasını bekliyorum. Gay arkadaşlarım yanımda, son zamanların trendy barına gidelim diye ısrar ediyor. Süper bir mekanmış. Oysa benim sabahın köründe beyin fırtınam var.

"Alın size İstanbul 2002! Yeni bir hayat, yeni bir aşk, yeni bir iş, yeni bir biz!

Ve yepyeni bir dil!"

Bilmiyorum Gülse Birsel'in bu zekice satırlarına eklenecek birşey var mı?

Bir de yanlış soru sorarak yazıyı noktalayalım.

Belki "polemikçi" medya editörlerinin işine yarar:

Sizce "kadın yazarları" hangisi temsil ediyor? Perihan Mağden mi, Ayşe Arman mı, Gülse Birsel mi?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional