Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
HÜRRİYET'E ELEŞTİRİLER VE HAKKI DEVRİM'E BİR GÖNDERME
Son günlerde Hürriyet'in üçüncü sayfasındaki haber başlıklarında ciddi değerlendirme hataları gözüme çarptı. Birinci yanlış, 22 Mart 2002 Cuma günü "İntihar değil cinayetmiş" başlığında. Haber okunduğunda, daha önce intihar denilerek kapatılmış olan bir dosyanın, ölen gencin ailesinin başvurusu üzerine yeniden açıldığı ve ölenin eşinin cinayetle suçlandığı anlaşılıyor. Dava henüz sürüyor. Ortada sadece bir iddia var. Başlık, gazetenin kendisini yargıç yerine koyarak olayın intihar değil, cinayet olduğu konusunda karar verdiğini yansıtıyor. Bence çok önemli bir hata. Doğru başlık, "Ölümde cinayet iddiası" olmalıydı. Hemen ertesi gün, yine üçüncü sayfada aynı derecede önemli bir başka bir hatalı başlık dikkatimi çekti: "Aşkını kanla yazdı". Haber klasik bir ilkel cinayet öyküsü: Sevdiği kız başkası ile nişanlanınca, oğlan kızı öldürüyor, kızın, annesini, kız kardeşini ve dayısını yaralıyor, sonra da intihar ediyor. Başlık, "Bana yar olmadı, ben de onu kimseye yar etmem" ilkelliğini, ne yazık ki özendirici bir nitelik taşıyor. Sanırsınız ki, büyük bir aşkın övüldüğü bir Türk filmi adı. Bunu, başında bir sosyal bilim doçentinin bulunduğu Hürriyet'e hiç yakıştıramadım. Bazı cinayetlerin, "töre cinayeti" ya da "aşk cinayeti" anlayışı ile bu ilkellikleri hafifletici ya da hatta kimi zaman özendirici bir biçimde ele alınmaları çok ayıp. Dilerim Hürriyet daha duyarlı olur ve en azından hayvanlar konusunda gösterdiği titizliği bu konularda da sürdürür. Evet şimdi gelelim okurlarımdan öğrendiklerime: Değerli okurum İhsan Gökçen, Mümtaz Soysal'ın "Tensikat" sözcüğünün "nakıs" kökünden geldiğini belirtmesine itiraz ediyor. Tensikat sözcüğünün eksik anlamını taşıyan nakıs'tan değil, düzenleme, yoluna koyma anlamına gelen nesak kelimesinden geldiğini belirtiyor. Böylece benim yıllardır, "Sözcüğün aslı tenkis'tir ama isim olunca, tenkisat değil, tensikat denir" biçimindeki düzeltmem, hem doğru hem yanlış oluyor. Çünkü nakıs'tan gelen tenkisat yani eksiltme diye de bir sözcük var. Ama biz yıllar boyu, özellikle çalışanların durumundaki düzenlemeleri, işten çıkartma biçiminde algıladığımız için, düzenleme anlamındaki tensikat, azaltma anlamında yani tenkisat yerine kullanılmış ve Soysal'ı da beni da yanıltan bir durum ortaya çıkmış. Dikkatli ve esprili okurum İhsan Gökçen'e çok çok teşekkür ediyorum. (Esprisi biraz aşağıda.) Bir başka teşekkürü 81 yaşındaki genç okurum Sedat Ongan'a borçluyum. Yaşı 81 ama benim yanlışımı bulacak kadar dikkatli, sözlük çalışması yapacak kadar enerjik ve elektronik posta kullanacak kadar da çağdaş: Pek çok 18 yaşındaki gençten çok daha genç. Usturlab isminden türeyen sözcüğün usturloplu değil, usturuplu olduğunu belirtiyor. Uzun uzun taradığı sözlük ve ansiklopedilerden örneklerle hem usturlab'ı hem de usturuplu'yu aktarıyor. Hele mektubunun son satırını okurken esprisinin inceliğine ve sözcük türetmedeki zekasına hayran oldum: Sayın Ongan "Yazdıklarımın kafakarıştırologya alanına girmemiş olmasını dilerim" diye bitirmiş mektubunu. Bu müthiş son, yukarda sözünü ettiğim İhsan Gökçen'in mektubuyla tam bir uyum içinde. Gökçen de mektubunun sonunu şöyle bağlamış: "Sayın Hakkı Devrim sizin kafakarıştıroloji ve türevi terimlerinizi kakafonik bulmuş. Nur yüzlü adamlar böyle olurlar. Kolay kolay birşeyi beğenmezler." demiş. Ongan da bir sözcük daha türetmiş "Kafakarıştırologya". Haydi bakalım Hakkı Devrim usta, okurlarımıza "kafakarıştıroloji" ile "kafakarıştırologya" arasındaki farkı ya da ayniyeti anlatabilir misiniz? Farkındaysanız, okurlarım beni çoktan aştı. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024