Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Medya ne denli büyük sermayenin denetime girmiş ve ne denli geniş bir "beyin yıkama" operasyonu içinde olursa olsun, yine de kendi diyalektiği içinde çok önemli konuları kamuoyunun dikkatine getirmekte.

Bu söylediğimin önemli kanıtlarından birini, Saygı Öztürk'ün 23 Şubat 2002'de Star'da çıkan haberinde ötekini ise, Mine G. Kırıkkanat'ın aynı tarihli Radikal'deki köşesinde gördük.

Kurban Bayramı'na rastladıklarından dolayı gözden kaçabilecek olan bu haberleri, çok önemli oldukları için Medya Notu köşeme almaya karar verdim.

Her iki meslektaşımı da bu önemli haberlerden dolayı kutluyorum.

Saygı Öztürk'ün haberini "İstanbul Belediyesi 300 İranlı Öğrenciyi Üniversitede Okutuyor" başlığı ile okuduk.

Öztürk bu haberinde, İstanbul Belediyesi'nin bizim paralarımızla 300 kadar İranlı öğrenciye burs verdiğini yazıyor ve "İran'ın Türkiye üzerindeki emelleri biliniyor" dedikten sonra soruyor:

"Çetin Emeç'i öldüren İslami Hareket elemanları İran'da siyasi ve askeri eğitim almadılar mı? Örgütün lideri İrfan Çağırıcı, Çetin Emeç'i öldürmek için İran'dan emir aldığını Emniyet'teki ve DGM'deki sorgusunda itiraf etmedi mi? Uğur Mumcu'nun otomobiline bombayı yerleştirenler İran'da aylarca kalmadılar mı? 'Kudüs Ordusu' militanları Ferhan Özmen, Nejdet Yüksel, Rüştü Aytufan eylem öncesi İran'da bulunmadılar mı? Prof. Dr. gazeteci Ahmet Taner Kışlalı'nın otomobiline bomba koyanlar aynı örgütün adamları değil miydi?"

Saygı Öztürk, bu haberinin önemini "Bu köşede İran'ın yabancı ülkelere öğrenime gönderdiği gençleri, siyasi ve askeri eğitimden geçirdiğini, rejimlerini ihraç etmek için gönderilen ülkelerde, taban oluşturma faaliyetlerini nasıl yürütüklerini vurgulamış ve bu öğrencilerin İran İstihbarat örgütünün kontrolünde olduğunu belirtmiştim." diyerek vurguluyor.

Bakalım terörle mücadelede büyük başarılar gösteren Sadettin Tantan görevden alındıktan sonra onun yerine atanan İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen bu önemli haberi nasıl değerlendirecek?

Eminim ki değerli gazeteci Saygı Öztürk hem bu haberin hem de onun gereklerinin yapılıp yapılmadığının peşini bırakmayacaktır.

Mine Kırıkkanat'ın "Casusluk" başlığıyla yazdığı köşe yazısında verdiği haber ise, en az yukardaki kadar çarpıcı:

Kırıkkanat, Pariste'ki bir istihbarat örgütünün başı olan Michel Koutouzis'in bir kaç yıl önce kendisine, pek çok ünlü Türk politikacısının ve iş adamının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi aracılığı ile "para akladıklarını", bu işlemlerin, aklanan paraların bankalar arasında takip ettiği yol izlenerek saptandığını, para aklayanların listesinin ellerinde bulunduğunu ve bu listeyi Avrupa Birliği Komisyon Başkanlığı'na verdiklerini söylediğini yazıyor.

Kırıkkanat her zamanki titiz gazeteciliği ile para aklayanların kimlikleri hakkında bazı ipuçları da veriyor.

Dilerim bu inanılmaz bomba haber de yaşadığımız günlerin hay-huyu içinde kaynayıp gitmez.

Saygı Öztürk'ün haberini Star gazetesi doğru bir değerlendirme ile birinci sayfadan vermişti.

Kırıkkanat'ın haberi ise, belki de eski bir olaydan söz ettiği için, sadece kendi sütunu içine sıkışıp kalmıştı.

Ben, Radikal'in bu haberi kovalayacağına ve kamuoyuna arka arkaya bir kaç bomba daha patlatacağına inanıyorum.

Her iki meslektaşımı da bu önemli, bomba gibi (günlük deyimle 'skandal yaratacak') haberleri için tekrar kutluyorum ve her iki haberin de arkasının getirilmesini, çalıştıkları gazetelerin yönetimlerinden beklediğimi belirtiyorum.