Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Medya Notu sütunundaki yazılarımda basın ve televizyon sektöründeki bireysel olayları da kapsamaya çalışıyorum.

Bu nedenle başlıkları da, genellikle özel isimler ya da bireysel kimlikler çerçevesinde belirlemeye özen gösteriyorum.

Çünkü bu sektördeki bireysel davranışların çok önemli olduğu kanısındayım.

Örneğin, değerli okurlarım anımsayacaklar, 5 N 1 K programının sunucusu Cüneyt Özdemir'in, CNN'deki tasarruf tedbirleri ve personel azaltılması sırasında, programını hazırlayan pırıl pırıl çocukların işten çıkarılmaları sonunda, onlarsız başarılı olamayacağını düşünerek, kanaldan istifa etmesini alkışlamıştım.

Şimdi bu yazıma, Nuri Çolakoğlu'nun CNN yönetimine gelmesinden sonra, Cüneyt Özdemir'in, yeniden programına başlamasını da takdirle karşıladığımı belirterek girmek istiyorum.

Bir başka kişisel not, Serdar Turgut'un 3 Aralık günü Hürriyet'teki "Önemli gerçekleri yazamıyorum ki" başlıklı yazısını beğendiğimi belirtmemle ilgili.

Ben Hürriyet'i sürekli okuduğum için, hem eleştirilerim, hem de takdirlerim, genellikle bu gazetenin yönetimi ve yazarları konusunda oluyor.

Bu yazısında Turgut hem Irak konusundaki son gelişmelere ışık tutuyor, hem de bunu, eşi Rana ile ilişkili bir mizah atmosferi içinde gerçekleştiriyor.

Turgut'un yazısı esas olarak, Amerika'nın Irak'a niçin ve nasıl müdahale edeceği ile ilgili.

Çok ve hızlı yazan Serdar Turgut'un bütün yazıları tabii ki aynı düzeyde ve aynı başarıda değil.

Ama genellikle, ortalama bir başarı çizgisini yakaladığını görmemek olanaksız.

Okurları bıktırmamak için, Hürriyet'in en önemli yazarları arasında yer aldığını düşündüğüm Serdar Turgut'un adını da başlığa çıkarmadım.

Üstelik bu sütunun okurları Turgut'u ne denli acımasızca eleştirdiğimi bildikleri için bu son yazısı hakkındaki beğenimi belirtmemi anlayışla karşılayacaklarını duşünmeme karşın bunu yapmadım.

Başlığa çıkardığım isim, bugüne dek hiç karşılaşmadığım, hiç el bile sıkışmadığım, ama kendisini, yazılarından büyük bir dikkatle izlediğim, yazılarından çok şey öğrediğim ve bazı yazılarını sonradan kitaplarımda kaynak olarak kullanmak üzere kesip sakladığım, Enis Berberoğlu.

İşte bu Enis Berberoğlu'nu (önce haftalık yazı sayısının azaltılması ve sonra da ilişkisinin kesilmesi üzerine) Hürriyet'ten Radikal'e geçeli beri daha dikkatle izliyorum.

Berberoğlu 3 Aralık günü Radikal'de "Hediyesi Saddam Hüseyin" başlıklı bir makale yazdı.

Bu makalesinde Berberoğlu her zaman yaptığı gibi ele aldığı konunun tarihsel ve bilimsel ayrıntılarını ihmal etmeden çok kapsamlı bir çözümleme yapıyor ve şu soruyu soruyor:

Ben kişisel olarak, Irak'taki satuts quo'nun devamının ve Amerika'nın oralarda fazla dolaşmamasının Türkiye için en hayırlı seçenek olduğu kanısındayım.

Ama Enis Berberoğlu'nun yazısındaki savları ve sonuç tümcesindeki İran'a ilişkin irdelemeyi toptan çöpe atabililir misiniz?

Enis Be rberoğlu'nu Amerikancılıkla suçlamak gibi yanlış ve irrasyonel bir davranış ile yazdıklarının gerisindeki olasılıkları tartışma dışı bırakabilir misiniz?

Irak'taki olasılıkları doğru değerlendirebilimek çin, 3 Aralık tarihli Hürriyet'teki Serdar Turgut'un yazısı ile aynı tarihli Radikal'deki Enis Berberoğlu'nun yazısını okuyunuz..

Ben 11 Eylül'den sonraki gelişmeleri, dünya çapındaki bir "vizyonla" değerlendiren Türk basınını, başta Cumhuriyet olmak üzere, son günlerde beğenerek izliyorum.