Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

MEDYA'DA TAZMİNAT DAVALARI

 

Bu sütunu izleyenler ile Hürriyet okurları anımsayacaklar:

1999 yılında İstanbul halkının sorunları konusunda yaptığım bir araştırmada bulduğum gazete satış sayıları Hürriyet Gazetesi'nin hoşuna gitmediği için, önce Fatih Altaylı'nın sütununda sonra da gazetenin iç sayfalarında, araştırmanın bulgularını saptıran ve bana çok ağır sözlerle hakaret eden yazılar yayımlanmıştı.

Araştırma, bir kitap olarak basılmış ve bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulmuştu.

Basın toplantısının yapıldığı gün, öğleden sonra Hürriyet'nin Genel Yayın Yönetmeni beni telefonla aramış ve araştırmanın gazeteler hakkındaki bulgularının ellerindeki gerçek satış sayılarına uymadığını, dört yıldır, ortalama olarak Sabah'tan fazla sattıklarını, benim sayılarımın ticari itibarını sarsacağını ve bu nedenle araştırmayı tartışmaya açacaklarını söylemişti.

Ben elimden geldiği kadar, araştırmanın yapıldığı tarih ve yer itibarıyla, onların elindeki sayılara uymayan sonuçlar çıkabileceğini anlatmaya çalıştıysam da, söylediklerimi dikkate almamıştı.

Ertesi gün, Fatih Altaylı, sütununda, hem araştırmanın bulgularını saptıran hem de bana çok ağır sözlerle saldıran bir yazı yayımlamıştı.

Ben bunun üzerine kendisine saptırdığı sayıları düzelten son derece nazik ve terbiyeli, hatta, söze teşekkürle başlayan bir açıklama yollamıştım. Altaylı bu açıklamamı yayınlamış ama bana ettiği hakaretleri de sürdürmüştü.

Derken ben, yine bu sütunda, hem olayı anlatmaya çalışan, hem de, Hürriyet'in sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni nazik, terbiyeli ve efendi insanlardır, acaba bu küfürleri, hakaretleri ve bu üslubu onaylıyorlar mı diye soran bir yazı yayımlamıştım.

Tam bu sırada, Sabah, araştırmanın gazete satış sayılarını "hangi gazeteyi okursunuz" sorusu altında yayınlamıştı.

Bunun üzerine, Hürriyet'in iç sayfalarında iki gün üst üste, bana yine ağır hakaretlerle saldıran iki yazı çıkmıştı.

Ben bu yazılar için de bir açıklama yollamıştım.

Hürriyet bunu basmamıştı.

Bunun üzerine açıklamamı kendi sütunumda kullanmıştım.

Bu arada araştırmanın yapıldığı sıradaki "bayi satış sayılarına" ulaştım ve gerçekten de o tarihlerde Sabah'ın pek çok gün İstanbul'da, Hürriyet'ten fazla satmış olduğunu gördüm.

Tam o tarihlerde, Sabah bir kampanya başlatmış ve İstanbul'da, yıllık Türkiye ortalaması sıralamasına uymayan, yani Hürriyet'in önüne geçen bir satış gerçekleştirmişti.

Ama bu gerçeği kimseye anlatamadım.

Sonunda hiç istemediğim bir yola başvurdum ve hem Altaylı'yı hem de Hürriyet'i mahkemeye verdim.

Mahkeme, hem Altaylı'nın, hem de Hürriyet'in yazılarını ayrı ayrı dört kez tazminata mahkum etti, Yargıtay da bu kararı onayladı ve tazminatları faizleriyle birlikte (bir kaç gün önce) tahsil ettim.

Olayın çok kısa öyküsü böyle.

Ben, bir gazetede, medya konusunda yazdığım bir köşem olduğu için bu olayı kamuoyuna duyurabiliyorum.

Acaba benim gibi "medya mağduru" kaç kişi var?

Bu konuda, kimlere ve hangi yayın kuruluşlarına kaç dava açıldı?

Gazeteler ve televizyonlar bunlara toplam ne kadar tazminat ödedi?

Bu konuda yapılacak bir araştırma medyamızın ve köşe yazarlarımızın durumları hakkında çok ilginç bilgiler ortaya koyabilir sanıyorum.

Ayrıca eklemek gerekir ki, kırılan kalpler ve yitirilen saygınlıklar, ne yazık ki ödenen tazminatlarla yerine konamıyor!

Ama ben bana yapılanları çoktan bağışladım, kimseye karşı en ufak bir olumsuz duygu tortusu kalmadı kalbimde.

Çünkü ben olumsuz duygularla yaşamımı sürdüremem.

Tersi, kendime yapabileceğim en büyük kötülük olurdu.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional