Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

MEDYADAKİ TERÖR VE SAVAŞ ÜZERİNE SOYUT BİR YAZI

 

Bugün, dünyamızın içinde bulunduğu terör ve savaş iklimine uygun bir yazı yazmak istiyorum.

Bu yazı, aynı zamanda bu sütunun genel havasına da uygun düşmeli yani bir "medya yazısı" olmalı.

Bilirsiniz, ister Türkçe yanlışları olsun, isterse haber ya da yorum konuları, bu sütundaki eleştirilerimde hemen hemen daima somut örnekler kullanırım.

Ama bugün bu üslubumu değiştirip "Medyadaki terör ve savaş" üzerine soyut bir yazı yazmak istiyorum.

Böylece dilerim, bugün Türkiye'nin en önemli sorunları arasında yer alan gerek "medya terörü" gerekse "medya savaşı" konularında söylediklerimden kimse kişisel ve kurumsal olarak alınmaz; ya da daha doğrusu herkes üzerine alır.

Çünkü amacım tek bir yazarı ya da tek bir gazeteyi veya tek bir televizyon kanalını yahut bir belli holdingi hedef almak değil, bir genel değerlendirme yapmak.

Hepimiz, medya içinde zaman zaman belli yanlışlar yapabiliriz.

Ama benim bugün burada değinmek istedeğim konular, bireysel yazar, programacı, haberci ya da yönetici veya patron davranışlarının çok ötesinde ve üstünde olan, onları bu yanlışları yapmaya sevkeden "yapısal özellikler".

Bu yapısal özellikleri şöyle özetlemek olanaklı:

1) Sütun yazarlarının ya da televizyon habercilerinin kişilere ve kurumlara yönelik suçlamaları zaman zaman hem dayanaksız hem de vicdansız bir nitelik taşıyor.

Bu suçlamaların bir bölümü dayanaksız, çünkü somut ve nesnel hiç bir temele dayanmıyor.

Ayrıca bu suçlamaların bir bölümü bütün nezaket, terbiye, ahlak ve yasa sınırlarını zorlayan bir biçimde küfür ve hakaretlerl içardiği için, "vicdansız" bir nitelik de taşıyor.

Tabii bu durum, bu yazar ve televizyonculara olan güveni sarstığından, bunlar dayanaklı ve vicdanlı eleştiriler yaptıklarında da etkili olamıyorlar.

Çünkü zaman zaman "bireysel olarak terörize edilmiş olan" okurlar ve izleyiciler, bir kez bunların hem doğru söylemedikleri hem de eleştiri sınırını aştıkları konusunda bir ön yargıya sahip olmuş bulunuyor.

2) Türkiye'deki gazeteler, dergiler, radyo istasyonları ve televizyon kanalları, esas olarak, halkı aydınlatmaya değil, sahiplerinin çıkarlarını korumaya yönelik yayın yapıyorlar.

Dolayısıyla, bu yayın organları, gerçekten kamu yararı ve çıkarı doğrultusunda bir yayın yaptıklarında, okur ve izleyici, bunları, "Acaba bunun altında yine ne gibi bir özel çıkar var?" kaygısı ve kuşkusu ile okuyup, izliyor.

Sonuç olarak, Türkiye'de medya, gerek sermaye sahipleri ellerindeki yayın organlarını kendi çıkarları için kullanmayı bir adet haline getirdiklerinden, gerekse yazar, programcı ve haberciler hem gerçeklere hem de insan haysiyetine uygun olmayan yayınlar yaptıklarından, inandırıcılığını tümüyle yitirmiş durumda.

Ben medyadaki bu yozlaşmanın, siyasetteki yozlaşma kadar tehlikeli olduğunu sanıyorum.

Bu durumun düzeltilmesinin ise, siyasetteki yozlaşmanın önlenmesi kadar zor olduğunu düşünüyor ve çok ama çok kaygılanıyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional