Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Sevgili okurlarım, bugün sizlere, başlığa uygun bir biçimde, bir maç havasında, hafif bir yazı sunmak istiyorum.

Daha önce de yazdığım gibi, 12 Eylül'ün baskıcı rejiminin getirdiği YÖK düzenini protesto etmek için üniversiteden istifa ettikten sonra, 1983-1987 arasında, dört yılı aşkın bir süreyle çalıştığım Hürriyet'i de kendi gazetem sayarım.

Belki de onun için Hürriyet'i de Cumhuriyet kadar dikkatle okurum, ve dolayısıyla sadece önemli ve etkili bir gazete olduğu için değil, aynı zamanda onu çok dikkatle okuduğum için de eleştirilerim daha çok Hürriyet'e yönelik olur.

Gazete çalışanları bilirler, her muhabir ve yönetici, her gün hem kendi gazetesini, hem de öteki kardeş gazeteleri, "biz ne haber atlamışız, ötekiler ne haber atlamış, kim hangi haberi nasıl işlemiş, kimde özel haber olarak ne var" diye okurlar.

Tabii bu okuma ve gözlem, esas olarak "özeleştiriye" dönüktür.

Bu özeleştiri, gazeteleri daha ileriye götürmeye yöneliktir.

Bir anlamda her gazete, her gün kardeşleri ile kendisi arasında bir sınav verir, tabir caiz ise, bir maç yapar.

Bu maç kimi zaman kazanılır, kimi zaman kaybedilir.

Şimdi izninizle, ben geçen haftayı bir futbol karşılaşması farzederek, Hürriyetspor ile Cumhuriyetspor arasındaki bir maçı özetlemek istiyorum.

Dilerim, benim bir "dostluk maçı" havasında oynandığını öngördüğüm bu "maç özetinden" Hürriyetspor'daki arkadaşlarım alınmazlar.

Maçın birinci yarısında Hürriyetspor bir özel haberle atak yaptı: Ankara bürosu, Erdal İnönü'nün kuracağı yeni parti ile ilgili bir haber verdi ve yazıişleri de bunu büyük olarak kullandı: Habere göre, Erdal İnönü, arkadaşlarının yeni parti için hazırladıkları tüzük taslağını beğenmemiş ve iade etmişti. Ayrıca da yeni partiyi kurmakta isteksizdi.

Bu haber atağının havası, İnönü'nün yeni parti kurmaktan vazgeçmiş olduğu yönündeydi.

Cumhuriyetsor hemen bu bomba gibi atağın peşine düştü ve baktı ki atakta önemli bir faul var: Haber doğru bilgilere dayanmıyordu ve yeni partinin kuruluşunun ertelenmesi konusunda verdiği hava da gerçeklere uygun değildi.

Bunun üzerine Cumhuriyetspor derhal bir faul atışı kullandı, Erdal İnönü ile bir "özel mülakat" yapıldı: İnönü, Hürriyetspor'un haberini yalanlıyordu.

Cumhuriyetspor bu mülakatı birinci sayfadan, manşetten vererek, Hürriyetspor'a karşı kullandığı "faul vuruşunu" "gol'e çevirdi" ve skor 1-0 oldu.

Derken maçın ikinci yarısında, Hürriyetspor, Cumhuriyetsor'un oyuncularından Aydın Engin ile takımın hem kulüp başkanı, hem antrenörü hem de oyuncusu olan İlhan Seçuk arasında, Cumhuriyetspor gösterilerini izlemenin fiyatının beşyüzbin liraya çıkmasından sonra, "çalışanlara da zam var mı" konulu bir "tatlı atışmayı" haberleştirerek çok güzel bir ikinci atak yaptı.

Aydın Engin yazısında, fiyatın 500 bin liraya çıkmasından sonra, okurlardan aldığı tepkileri anlatıyor, ve sonunda da çalışanlara zam var mı diye soruyordu.

İlhan Selçuk da, kriz döneminde dışarda pek çok işsiz gazeteci olduğuna işaret ettikten sonra, hortumlayacak bir holding bankası bulursak biz de zam veririz diyordu.

Hürriyetspor, çok doğru bir kararla bu tatlı atışmayı haberleştirmiş ve gerçekten de sonuç alıcı bir ikinci atağa kalkmıştı.

Skor tabelasının 1-1 beraberliğe dönmesi işten bile değildi.

Fakat haberin başlığı "Cumhuriyet'te Çalışanlara Zam Var mı" olması gerekirken, "Cumhuriyet 500 Bin Lira Eder mi" biçiminde atılmıştı.

Oysa haber okunduğu zaman olayın bir "fiyat artışı atışması" değil, bir "zam atışması" olduğu anlaşılıyordu.

Böylece Hürriyetspor, bu güzelim atak sırasında, bir ters röveşata ile, habere uygun olmayan bir başlık kullanarak, kendi kalesine bir gol daha atıyordu.

Bu gol geçen haftaki dostluk maçının skorunu da belirledi:

Medyamızdaki "Dostluk maçlarında" bütün takımlara şans diliyorum.