Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

ÜLKÜ ÖZTÜRK'ÜN TÜYLER ÜRPERTEN GERÇEĞİ

 

Ülkü Öztürk Paris'te yaşayan bir Türk kızı.

Bir Fransız gazetesinin dış haberler servisinde diplomatik muhabir olarak çalışıyor.

Aslen Istanbullu.

Levent'te büyümüş.

Annesi de babası da öğretmen.

Ülkü dar gelirli bir ailenin iki kızından büyük olanı.

"Dargelirli memur ailelerinin gündelik yaşam kaygıları. Tutumlulukla pintilik, yoksullukla orta hallilik arasında gidip gelen o incecik çizgi. Hep sorun olan kira, telefon faturaları, yol paraları, cep harçlıkları. Babanın beklenmeyen ölümüyle, iki öğretmen maaşından tek öğretmen maaşına daralan aile bütçesi."

Ama Notre Dame de Sion'da okuyor.

"Istanbul'un azınlık sosyetesinin kızlarıyla, Amerikan kültürünü sonradan görme buldukları için çocuklarını Kolej'e değil de Fransız lisesine göndermeyi yeğleyen aristokrat özlemli zengin ailelerin zengin kızlarının okuduğu bu okulda, sınıfın tek burslu öğrencisi".

Ülkü Öztürk aşık.

Ondokuz yaşının tüm diriliği, atılganlığı, pervasızlığı ile aşık, Murat Arın'a.

Murat, yüzü "dedelerinden miras Balkan soyluluğunun izlerini taşıyan", "yalnızlığının maskesi olan ya da onu yalnızlığa mahkum eden" bir özgüven sahibi, bir zengin çocuğu.

Denetimli, akılcı, soğuk mantıkla davranan, geleceği ailesi tarafından çizilmiş bir genç.

Murat'ın annesi bu aşkı engelliyor.

Ülkü, Fransız Filolojisi'ne gittiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde solcu arkadaşlar ediniyor.

Dönem, 1968 sonrası, çeşitli sol grupların iktidar hayalleri kurduğu bir devir.

Ama solun iktidarı yerine 12 Mart 1971 faşizmi bir yumruk gibi iniyor Türkiye'nin beynine.

Bu arada Ülkü de tutuklanıyor ve işkence görüyor.

Sonunda sol gruplardan birinin lideri konumunda olan bir öğretim üyesi ile, Ömer Ulaş'la evleniyor.

Ülkü'nün bir de oğlu oluyor: Umut.

Aradan yıllar geçmiş, Umut, bir polis operasyonunda öldürülmüştür.

Ülkü, Murat, Ömer arasındaki girift ilişkiler, başka önemli karakterlerin de katılmasıyla Türkiye'de ve Türkiye dışında sürer gider.

Aslında Ülkü Öztürk'ün yaşamındaki iki önemli erkeğin ikisi de iktidar peşinde koşmaktadırlar.

Ülkü eski sevgilisi Murat'a bir karşılaşmalarında "Amacın iktidardı" der "Tanıdığım-belki de sevdiğim-başka bir erkeğin amacı da aslında iktidardı" diye devam eder, eski kocasını kastederek. "Sen devlete inanıyordun, o devrime. İkisini birleştirsen, Lenin'in ‘Devlet ve Devrim' kitabı yapar. Ama ikinizi birleştirsem bir erkek etmediniz.".

Evet "Ülku Öztürk'ün tüyler ürperten gerçeği" tam bu noktada yatar:

Ne öldürülen çocuğunun aslında Ömer'den değil, Murat'tan olması, ne Murat Arın'ı Parisi'in arka sokaklarında kafasına sıkılan bir kurşunla kimin öldürdüğü önemlidir.

Tüyler ürperten gerçek odur ki, Ülkü Öztürk'ün yaşamına girmiş olan (sadece iki erkeği değil) tüm erkekleri toplasan tek bir "adam" etmezler.

"Bugünlere nasıl geldik" sorusu son günlerde çok sık sorulur oldu.

Ülkü Öztürk'ün gerçeği, bu günlere "adamsızlıktan" geldiğimizi vurguluyor biraz da.

Bana kalırsa, "adam olanlar" da vardı o dönemde ve Türkiye'yi pençesine alan "Soğuk Savaş" stratejilerine, gençlerle birlikte tüm toplumun kurban edilmemesi için, hem solda hem da sağda "ihtilal" peşinde koşan serüvencilerin dikkatlerini çekmeye çalıştılar ama, kimse onları dinlemedi.

Evet, Oya Baydar'ın "Sıcak Külleri Kaldı" adlı romanını okuyun, Ülkü Öztürk'le tanışın ve sadece yakın tarihimizi değil, "gerçek bir kadın ruhunun derinliklerini" öğrenin.

Hem de gerçek bir "edebiyat lezzetiyle".


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional