Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

KRİZDE CNN VE ATTİLA İLHAN'A MEKTUPLAR

 

Geçen haftayı Başbakan ve arkadaşlarının Milli Güvenlik Kurulu'nu terketmeleriyle kamuoyuna yansıyan ve sonra da ekonomik bunalımla süren bir siyasal kriz ile geçirdik.

Kriz Pazartesi günü patladı.

Ben yine yazı yazmaya çalıştığım ve günümü bilgisayarımın tuşlarıyla boğuşarak geçirmekte olduğum için olayı telefonla öğrendim, akşama kadar da pek izleme fırsatı bulamadım.

Akşam eve gittiğimde Türkiye'nin siyasal ve ekonomik gündemini hassas antenleriyle izleme alışkanlığını sürdüren eşime "Ne oluyor" diye sordum.

"Olayı NTV'den izle, CNN taraflı veriyor" dedi.

Gerçekten de akşam haberlerinden itibaren izleyebildiğim Türkiye'nin iki haber kanalından NTV, olayı bütün ayrıntılarıyla ve tarafsız olarak aktarırken, CNN, sadece Başbakan'ın ve arkadaşlarının görüşlerine dayalı tek taraflı bir yayın sürdürüyordu.

Derken Yavuz Baydar'ın CNN'deki "Soru-Cevap" programı başladı.

Bu sütunun okurları bilirler, Milliyet gazetesinde okurların sesini ve eleştilerini yansıtan bir "ombudsman" görevi yapan Baydar'ı hem beğenirim hem de işinin zorluğunu bildiğimden kendisine destek veririm.

Baydar programı açarken, sadece toplantıyı terkeden hükümet üyelerinin görüşünü yansıtan bir biçimde "Cumhurbaşkanı'nın yol açtığı kriz" anlamında bir giriş yaptı.

Üstelik bu sırada Cumhurbaşkanlığının yazılı açıklaması da çoktan haber merkezlerine ulaşmıştı.

Ama Baydar, belki de hükümet üyelerinin bütün gün süren taraflı görüş açıklamaları bombardımanının etkisinde kaldığı için, krizin bütün sorumluluğunu Cumhurbaşkanına fatura eden bir yaklaşım içindeydi.

Doğrusu şaşırdım.

Allahtan, programın yapısı sağlam kurulduğu ve çağırdığı konuklar doğru insanlar oldukları için, hem Umur Talu, hem de Ömer Tarkan krizi büyük bir tarafsızlıkla ve her yönüyle ele almayı başardılar.

Böylece program kurtuldu ama, Baydar puan kaybetti.

CNN, Gürkan Zengin'in "Editör"ü gibi, Cüneyt Özdemir'in "5N1K"sı gibi haber programları ile tarafsız ve doyurucu işler yapıyor ama, genel haber bültenleri açısından zaman zaman "taraflı" bir görüntü vermekten kurtulamıyor.

Geçen haftanın bir başka önemli olayı, edebiyat dünyasında, benim Kızlarıma Mektuplar adlı kitabımın çok satılanlar listesinin birinci sırasına oturmasıyla ve Hürriyet'in bunu birinci sayfadan haber yaparak sürmanşetten vermesiyle başlayan, Doğan Hızlan'ın yazılarıyla süren "mektup kitaplar" modasının bir başka yansıması olan "Attila İlhan'a Mektuplar" adlı kitabın tartışılmasıydı.

Bu kitapta yer alan mektupların çoğu bugünün ünlü yazarlarının 1970'li yıllarda, gençken yazdıkları metinlerden oluşuyordu.

Bunların ortak noktası ise Attila İlhan'a "fazla iltifatkâr" başkalarına karşı da "fazla saldırgan" bir hava taşımalarıydı.

İşte kitabın bu "genel havasının" nedenini Ayşe Arman çözmüştü.

Hürriyet'in 18 Şubat 2001 tarihli Pazar ekinde, Arman "Attila İlhan'a neden yağ çektiler" başlığıyla yazdığı yazıda, Attila İlhan'ın o yıllarda Bilgi Yayınevi'nin editörlüğünü yaptığını, kitaplarını bastırmak isteyen genç yazarların da mektuplarını kaleme alırken onun bu kimliğinden etkilendiklerini belirtiyordu.

Ayrıca mektupların bu yüzden, "kişiye" değil, "makama" yazıldıklarını söylüyordu.

Ben Attila İlhan'ı hem severim hem de (İsmet Paşa hakkındaki görüşlerine katılmamakla birlikte) beğenirim, üstelik çok da önemserim, ama Attila İlhan'a Mektuplar kitabını, o mektupların sahiplerine karşı yapılmış bir haksızlık olarak algılıyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional