Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

BERBER EYÜP, HINCAL ULUÇ VE MİLLİYET

 

 

Bizim mahalledeki berberde beni traş eden kalfanın adı Eyüp.

Eyüp yakışıklı görünümlü, biraz bıçkın ama esas olarak terbiyeli bir genç.

Geçen hafta beni traş ederken, "Son kitabınızı okudum, çok beğendim" dedi.

Ben bu tür iltifatların genellikle temelsiz olduğunu, sadece laf olsun diye söylendiğini bildiğim için, "Hangisini" diye sordum.

"Şu kapağında girilmez işareti olanı" dedi.

Anlaşıldı ki, en azından benim "Yamyamlara Oy Yok" adlı kitabımı vitrinde filan görmüş.

"Yamyamlara Oy Yok adlı kitabımı mı" dedim.

"Evet, hah işte o" dedi.

Aramızda uzunca bir sessizlik oldu.

Galiba benim kendisine pek inanmadığımı hissetti ve son hamlesini yaptı Eyüp:

"O kitaptaki profesör fıkrasını çok beğendim, hani şu çoraplarıyla çırılçıplak kalan hocayı" dedi ve ekledi, "kitaplarınızın arasına böyle fıkralar serpiştirirseniz daha çok satar".

Evet artık Eyup'ün gerçekten kitabı okuduğu anlaşılmıştı.

Bunun üzerine en son okuduğu kitabı sordum.

"Bir Çift Yürek" diye yanıt verdi.

"Niçin 'Bir Çift Yürek'" diye sordum.

"Hıncal Hoca sütununda tavsiye etti" dedi.

Şimdiye kadar bir yazarın gücü hakkında duyduğum en güzel kanıttı bu.

Biz Hıncal Uluç'la ve Ahmet Taner Kışlalı ile aynı kuşağın çocuklarıyız.

Her üçümüz de, o dönemin gözde kitapları olan Milli Eğitim Bakanlığı'nın beyaz kapaklı "Klasikleri" ile yetiştik.

Lise bitirilmeden, Moliere, Sheakespeare, Dostoyevski, Balzac, Aristofanes, Eflatun, (bu dizide yer aldığı ölçüde) okunmuş ve bitirilmişti.

Sonradan üçümüz Yankı'da buluştuk.

Daha sonra, 12 Eylül hepimizi bir yerlere savurdu.

Hıncal, laik ve demokratik bir ideoloji içinde yoğurduğu insan sevgisini ve yaşama sevincini hiç yitirmedi.

Bu özelliklerine, dürüstlüğünü ve cesaretini de ekleyince, bugün en çok satan gazetelerden birinde, Sabah'ta, çok dikkatle izlenen ve okurlarını çok etkileyen bir yazar haline geldi.

Ne yazık ki Eyüp'e Hıncal'la dost olduğum için övünemedim, çünkü o bu dostluğu olağan saydığını söyledi.

Ama beni Hıncal ile aynı kefeye koyduğunu söylemesi, onun kafasında benim için bir övgü niteliği taşıyordu hiç kuşkusuz.

İşte son günlerde, Hıncal'ın Milliyet Gazetesi ile ters düşmesi üzerine aklıma bunlar geldi.

Olay kısaca şöyle:

Milliyet, Faruk Süren'in ağızından Fatih Terimi kızdıracak zehir zemberek bir beyanat yayımlar.

Hıncal, Süren'le konuşunca, Süren "Sözlerinin saptırıldığını" öne sürer.

Hıncal da bunu NTV'deki progamında dile getirir.

Bunun üzerine Milliyet, bu kez Süren'in ağzından, Hıncal'ı yalanlayan bir beyanat daha yayımlar.

Süren ise böyle bir beyanat vermediğini ve Hıncal'ın haklı olduğunu söyler.

Bu sütunun okurları anımsayacaklar, geçenlerde Serdar Turgut ile Kanal 7'nin sunucusu Ahmet Hakan Coşkun arasındaki bir tartışmada da Milliyet, söylenenleri saptırmakla suçlanmıştı.

Pazartesi günkü Cumhuriyet'te de Orhan Erinç, Cumhuriyet'in ekonomik zorlukları yenmek için bir holding oluşturarak sermaye arttırması projesini, Milliyet'in "Cumhuriyet Satıldı" diye nasıl saptırdığını yazdı.

Ben, Yalçın Doğan'ın da Umur Talu'nun da bu gelişmelerden hoşnut olduklarını sanmıyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional