Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
NEREDE KALMIŞTIK?
Aslında bugünkü yazımın başlığı, NTV’de yayımlanan bir "kısa haber programının" adı.
Toplumsal belleğimizi iyice yitirdiğimiz bu günlerde NTV çok güzel bir hizmet yapıyor.
"Nerede Kalmıştık" adı altındaki kısa haber programlarıyla hem gazetelerin ve televizyonların bir zamanlar manşetlere taşıyıp sonra "unuttuğu" olayları ve kişileri anımsatıyor bize, hem de kimi zaman güncelliğini koruyan bazı olayları ve kişileri "unutulan"özellikleriyle ekrana getiriyor.
Kısa bir süre önce NTV’de beklenen görev değişikiliği oldu ve Doğuş Grubu'nun medya sektöründe gittikçe büyüyen rolüne koşut olarak, NTV’nin kurucusu Nuri Çolakoğlu, tüm medya grubunun başına getirildi.
Bu grubun içindeki kanallardan biri olan NTV’nin yöneticiliğine ise, Nuri Çolakoğlu'nun başyardımcısı olarak haber koordinatörlüğü yapan, genç ve birikimli yönetici, yetenekli ve sempatik insan Cem Aydın atandı.
NTV'yi çok önemsiyorum.
Çünkü bu kanal "büyük sermayenin televizyon yayıncılığındaki güzel yüzünü" simgeliyor.
Bu sütunun okurları bilirler, ben Türkiye’de medyanın mülkiyetini ele geçiren büyük sermaye gruplarının, ellerindeki bu gücü kendi ekonomik çıkarları adına tekelci ve gerçekleri saptırıcı bir biçimde kullandıkları için demokrasiyi tehdit ettiklerini düşünen ve bunu açık açık yazan biriyim.
Ayrıca defalarca da, medyadaki büyük sermayeye değil, büyük sermayenin medyayı istismar etmesine, teşebbüs özgürlüğü açısından haksız rekabet aracı olarak kullanmasına ve gerçekleri saptırarak kamuoyunu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmesine karşı olduğumu vurguladım.
İşte NTV, Doğuş Grubu'na geçmeden önce de geçtikten sonra da, olabildiğince dürüst haberciliğin, namuslu ve profesyonel yöneticiliğin güzel bir örneğini oluşturduğu için, bu kanalı önemsiyorum.
En azından, büyük sermayenin medya aracılığı ile demokrasiyi yozlaştırıcı etkilerine karşı çıkarken, "bakın böyle de yapılabiliyormuş" diyebileceğim olumlu bir örneğin ortada olmasından memnuniyet duyuyorum.
Sanıyorum, bu örneğin oluşturulmasında en büyük pay, profesyonel yönetici olarak Nuri Çolakoğlu'nun.
Hiç kuşku yok ki, kanalın sahibi olan kişi ya da grubun dürüstlüğe ve profesyonelliğe saygı duyması da çok önemli.
Bu arada yeri gelmişken tv8 adıyla kablolu sistemde yayın yapan kanalın da hem kültürel alanlardaki ağırlığı ve ciddiyeti hem de haber dürüstlüğü bakımından olumlu bir örnek oluşturduğunu belirtmeliyim.
Sanıyorum tv8'in biçimlenmesinde değerli kültür insanı büyük şair ve yazar Attila İlhan'ın danışmanlık yapması, bu kanalın sahibinin çok doğru bir seçimiydi.
Tabii, olaya sadece haber açısından bakıldığında Kanal D'de Tuncay Özkan ve ekibi ile atv'de Ali Kırca ve ekibinin olumlu örnekler olduğunu da unutmamak gerek.
Bu olumlu örneklere bakarak, medyanın hem rekabet özgürlüğüne hem de dürüst haberciliğe karşı tutumu ile tüm toplumu kendi ekonomik çıkarları doğrultusunda baskı altına almasında ve demokrasiyi tehdit eder bir hale gelmesinde "profesyonellerin sorumluluğunun" büyük olduğunu düşünüyorum.
Bu konuya, yani medyanın yozlaşmasında profesyonellerin rolüne ilerde yeniden değineceğim.
