Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

INTERNATIONAL HERALD TRIBUNE, CUMHURİYET VE TÜM MEDYA NASIL ATLADI

 

 

Önce Fatima’nın üçüncü sırrı açıklanıyor: “Papa askerler tarafından öldürülüyor. Arkadan piskoposlar rahipler ve diğerleri de öldürülüyor. Bütün bunlar, yarı yıkılmış bir kentte meydana geliyor”.

Şimdi sıkı durun:

Bu açıklama şu yorumla birlikte yapılıyor: “Bu sahnenin, Ağca’nın Papa’ya ateş ederek öldürmemesi ile hiç bir ilişkisi olmadığı açıktır”.

Afedersiniz ama, acaba 1917 yılında yapılmış olan bir kehanet, Ağca’nın Papa’ya ateş etmesini bundan daha net olarak nasıl belirtebilirdi?

Yani "Adının başharfi A olan bir Türk Papa’ya ateş edecek" mi denmeliydi?

Dinsel kökenli olan ve olmayan tüm kehanetlerin ortak özellikleri, yuvarlak sözler söylemeleri ve bu sayede somut olaylara göre yorumlanarak "gerçekleşmiş” olarak kabul edilmeleri değil midir?

Üstelik Papa’nın 1981 yılında Fatima’nın üçüncü sırrı olarak çok farklı bir açıklama yapmış olduğunu, “Okyanuslar taşacak, bütün karaları sular kaplayacak ve milyonlarca insan ölecek” dediğini ve bunun kayıtlara geçtiğini size söylersem, ne dersiniz?

Olay açık: Fatima mucizesinin yani Meryem Ana’nın Portekiz’in Fatima kasabasında üç çocuğa görünme olayının, soğuk savaş döneminde anti-Sovyetik bir efsane olarak kullanılması ve Ağca ile de ilişkilendirilmesindeki yapaylık herkesi o denli rahatsız etmiş ve inandırıcılıktan o kadar uzak bir niteliğe bürünmüştür ki, sonunda Fatima’nın üçüncü sırrı açıklanırken, yukardaki “Ağca olayı ile hiç lişkisi yok” yorumu yapılmak zorunda kalınmıştır.

İşin hüzünlü tarafı, tüm dünyada yukarda açıkladığım çelişkiler tartışılırken, Türkiye’de bütün medyanın, haberi, saptırıcı yorumuyla birlikte, hiç bir süzgeçten geçirmeden, istisnasız olarak “Fatima’nın üçüncü sırrı açıklandı, bunun Ağca’nın Papa suikasti ile bir ilişkisi yok” biçiminde, üstelik de bu sırrın askerlerin Papayı öldürdüğü konusunda olduğunu belirterek vermesidir.

Olayların tarihi ve temel nitelikleri bilinmeden, yabancı ajanslardan yapılan çevirilerin, hiç bir süzgeçten geçirilmeden, üstelik yorumlarıyla birlikte aynen aktarılması, en ileri teknolojiyi ve en iyi yetişmiş beyinleri kullanan medyaya yakışmıyor.

İşte Almanya’dan yazan değerli okurum Dinçay Tüfenk bu olaya değinerek, International Herald Tribune gazetesinde yayınlanan bir yazıdaki eksik bilgilerle Cumhuriyet’te benim yazdığım makaleleri karşılaştırıyor ve mektubunu şöyle bitiriyor:

"IHT okurları, ‘üçüncüyü anladık ta acaba bir ve ikinci ne ola ki!..’ diyle meraklanırlar mı doğrusu bilemem. İşte gözbebeğimiz Cumhuriyet yazarlarından tek bir örnekle Cumhuriyet gazetesi farkı...”

Yazımı iki küçük not ile noktalamak istiyorum.

Birinci not: Okurlarım lütfen “kongar.org" adresiyle erişebilecekleri İnternet sitemdeki “Güncel Arşivi” başlığını tıklasınlar ve 22 Mayıs 2000 tarihli "Güncel” notuma baksınlar; sonra da “Sürekli Yazılar" bölümündeki "Aydınlanma” başlığını tıklayarak 29 Mayıs 2000 tarihli “Üçüncü F Fatima’nın Anlamı ve Önemi” başlıklı yazım ile 5 Haziran 2000 tarihli “Fatima Mucizesi Bize de Yol Gösterebilir mi” başlıklı yazımı okusunlar.

Ozaman benim Ağca’nın İtalya tarafından bağışlanmasından üç hafta önce olayı nasıl teşhis ettiğimi net olarak görecekler.

İkinci not: Kanal D’nin değerli haber yönetmeni ve Radikal Gazetesi’nin yazarı Tuncay Özkan benim yazılarım üzerine Radikal’de 15 Haziran 2000 tarihinde yazdığı “Fatima’dan Gladio’ya” başlıklı yazı ile bu olayı hiç olmazsa tek bir Türk gazetecisinin nasıl yakaladığını gösteren güzel bir örnek oluşturmakta.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional