Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Cuma günü Sabah Gazetesi olayı “Cumhuriyet-Hürriyet” çatışması olarak sütunlarına almış ve Sabah’ı İstanbul’da hane halkları bazında önde gösteren sayıları yayınlamıştı.

Cumartesi günü Hürriyet buna yanıt olark yine araştırma sonuçlarına ve bana saldıran koskocaman bir haber yayınladı.

Birinci olarak, artık durum açığa çıktığı ve kavganın satış sayıları üzerinde olduğu anlaşıldığı için, Hürriyet elindeki satış sayılarının tablosunu vermiş ve benim araştırmamın asıl bu yönüne karşı olduğunu açıklamıştı.

İkinci olarak haberin bir yerinde benim Altaylı’nın yazısından sonra bir açıklama yolladığım ve araştırmanın hane halkı bazında yapıldığını söylediğim yazılarak aynen, “Oysa araştırmanın hiç bir yerinde böyle bir ifade yer almıyor” denilerek, açıkça gerçeklere uygun olmayan bir ifade kullanılmıştı.

Bu iddia doğru değildi çünkü kitabın önsözü dahil hemen hemen her yerinde araştırmanın hane halkı bazında yapıldığı son derece açık olarak belirtilmişti.

Cumhuriyet’e bu durumu açıklayan ve benim sayılarımla, Hürriyet’in ilan ettiği sayılar arasındaki farkın muhtemel nedenlerine değinen bir demeç verdim.

Ertesi gün benim Cumhuriyet’teki açıklamamla aynı zamanda Sabah’ta da bir haber daha yayınlandı.

Bu haberde bana Aydın Doğan Vakfı ödülü verilmiş olduğu anımsatılıyor ve şimdi Hürriyet’in saldırması ile ödül almış olmam arasındaki çelişkiye işaret ediliyordu.

Bunun üzerine Hürriyet Pazartesi günü, Sabah’ın haberini sanki ben yazdırmışım gibi, yine bana en ağır biçimde saldıran bir haber yayınladı.

Oysa ben Sabah’tan kimse ile konuşmamıştım.

Pazartesi günkü saldırı üzerine Hürriyet’e, dört yazıişleri müdürüne hitaben aşağıdaki açıklamayı yolladım:

“Sevgili dostlar, 26 Şubat ve 28 Şubat tarihli Hürriyet’lerde benimle ilgili haberlerinizde nesnel gerçeklere uygun olmayan noktaları dikkatlerinize sunuyorum:

1) 26 Şubat’taki haberinizde, araştırmanın hane halkı bazında yapıldığına ilişkin olarak “Oysa araştırmanın hiç bir yerinde böyle bir ifade yer almıyor” biçiminde bir cümle var.

Kitabın önsözü dahil, pek çok yerinde, araştırmanın hane halkı bazında yapıldığı belirtiliyor. Örneğin, sayfa 17’de, 2.2. başlığı altında, otomobil, bilgisayar gibi malların mülkiyetine ilişkin yüzdelerin “Konuşulan hane halkları” bazında verildği açıkça ifade ediliyor.

3) Yine aynı haberin bir yerinde “Kongar dün Sabah Gazetesi’ne verdiği bilgide ...” deniliyor. Bu da doğru değil. Bu tartışma başlıyalıberi Sabah Gazetesi’nden ne kimse ile görüştüm, ne de bir Sabah mensubuna demeç verdim.

Dolayısıyla Sabah Gazetesi’nin Aydın Doğan Vakfı Ödülü ile bu olayı ilişkilendirmesinde benim hiç bir rolüm yok.

Bu açıklamam da şu satırları yazdığım ana kadar Hürriyet’te yer almadı.

Değerli okurlarım, bazı insanların yaşamlarında öyle bir an gelir ki artık bütün sözcükler anlamlarını yitirmiş, bütün duygular solmuştur: İpin boynunuza geçtiği veya infaz mangasının önünde duvara dayandığınız, ya da tabancanın soğuk namlusunu şakağınızda hisssettiğiniz andır bu.