Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
GENEL YAYIN YÖNETMENLERİ
VE KÖŞE YAZARLARI AVRUPA KONSERİ’NDE
Bugün, gazetelerdeki ve televizyonlardaki genel yayın yönetmenleri’nin işlevlerinden ve patronlarla ilişkilerinden söz ederek,
Özkök’ün Çölaşan’ın yazısına yaptığı söylenen müdahale ile ilgili görüşlerimi aktarmayı sürdüreceğim.Ama önce, çuvaldızı başkalarına batırırken, hiç olmazsa iğneyi de kendimize, daha doğrusu, Cumhuriyet’in “dizgi ve düzeltme servisine” batıralım:
Geçen haftaki yazımda doğrusu, “Nasıl olduğunu anlayamadığım bir biçimde “müşahade altına alınmak” deyiminin Türkçe karşılığı olan “gözlem altına alınmak”, birdenbire “gözaltına alınmak” anlamında kullanılmaya başlandı.” Olan cümlem, dizgideki ve düzeltmedeki arkadaşların dikkatlerinden kaçmış ve “gözaltına alınmak” ifadesi, yanlışlıkla yeniden “gözlem altına alınmak”biçiminde dizilmiş. Cümle de böylece, “…gözlem altına alınmak, birdenbire, gözlem altına alınmak anlamında kullanılmaya başlandı” gibi anlamsız bir tekrardan ibaret hale gelmiş.
İnşallah arkadaşlar bu kez daha dikkatli olurlar da bugünkü yazıda üç kez yinelenen bu iki ayrı deyim arasında yeni bir karışıklığa yol açmazlar.
Gelelim bugünkü yazımın başlığında yer alan “Avrupa Konseri” konusuna.
Biliyorsunuz, ben aynı yazıda ele alacağım konuları ya da yanlışları, okurların dikkatini çekmek için, yazının başlığında (uysa da uymasa da) birleştiriyorum.
Bugün de,
Murat Bardakçı’nın bir “sehv-i kaleminden” söz edeceğim için Avrupa Konseri başlığa çıktı.Murat Bardakçı
Hürriyet’te pazar günleri tarih sohbetleri yazar.Eski yazının okunması sırasında “
alimlerimizin” yaptıkları yanlışlardan tutun da başkalarının tezlerinden aşırılan bilgilere (intihal) kadar her türlü “tarihsel ve bilimsel soruna” parmak basar, okurlarını hem keyiflendirir hem de bilgilendirir. (Kimi zaman haksızlık da eder ama “o kadar kusur kadı kızında da olur” deyip geçer okurları).Son zamanlarda daha güzel bir şey de yaparak güncel sorunların tarihte çağrıştırdığı konularda yazılar yazmaya başladı.
Evvelki hafta, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne aday olması dolayısı ile yazdığı tarih yazısında Osmanlıların 1856 Kırım Savaşı’ndan sonra
Avrupa Konseyi’ne üye olduğunu belirtiyordu.Oysa Osmanlıla
r Avrupa Konseyi’ne değil, Avrupa Konseri’ne üye olmuşlardı.Bugünkü Avrupa Konseyi ile o günkü Avrupa Konseri
arasında ise dağlar kadar fark vardı.Bardakçı bu yanlışı aradaki farkı bilmediği için mi yaptı, yoksa biliyordu da, geçmişle ilişkiyi
Konsey sözcüğü üzerinden kurmak istediği için bilhassa mı yanlış yazdı, veya Konser yazmıştı da o da benim gibi dizgici ve düzeltmenlerin azizliğine uğradığı için bu sözcük dizgide mi Konsey oldu bilmiyorum.Sanırım, titiz ve dikkatli bir yazar olan Murat Bardakçı
benim gibi tiryakisi olan okurlarını bu konuda da aydınlatır.* * *
Evet şimdi gelelim, patron, genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı ilişkilerine.
Aslında haftanın öteki konularına değinmekten, bu önemli mevzuya yer kalmadı ama hiç olmazsa Emin Çölaşan’ın olaydan bir süre sonra 18 Aralık 1999 tarihinde kaleme aldığı ve Kuva-yı Medya Dergisi’nin de dikkatini çektiği için aynen alıntıladığı yazısının son bölümünü burada okarlarıma aktarmak istiyorum:
“Biz medya olarak herkese ders verir, yol gösterir, ele
ştiri yaparız. Bunu yapmak elbette görevimizdir.Ama kendi içimizdeki
ayıpları, eksikleri, hataları bir türlü görmeyiz, görmek istemeyiz. Bizim içimizde bir çark kurulmuştur, aynen döner gider.Kendimizi açıktan eleştirmeyiz, irdelemeyiz.Gün gelir haberci
lik uğruna insanlığımızı bile unuturuz. Gün gelir görüntülerini yayınladığımız güvenlik mensuplarının yaşamlarını tehlikeye atarız. Sadece ve sadece umursamazlığımız nedeniyle!…Çünkü bizde herkes, hele üst kademeler kendi çapında imparatordur.
İmparatorlar hata yapmaz, eleştiriye gelmez!”
Evet, haftaya size o imparatorlar ve ilişkileri hakkında bilgi vereceğim.
