Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

EMRE KONGAR

 

 

MEDYA NOTU

 

 

MEDYANIN DEPREM SINAVI SÜRÜYOR

 

 

Kitle iletişim araçlarımız depremi yansıtmakta başarılı bir sınav verdi.

İktidar daha işin büyüklüğünün farkına varamadan medya olaya el koydu.

Helikopterler tutuldu, havadan görüntüler alındı.

Balıkadamlarla işbirliği yapıldı, deniz dibi görüntüler izleyiciye aktarıldı.

Kimi zaman “habercilik” adına kurtarma çalışmalarını bile zorlaştıran “işgüzarlıklar” sergilendi ama, bunlar “olabilir” ve “giderilebilir” hatalar olarak ortaya çıktı.

Radyo ve televizyonların, gazete ve dergilerin, bütün ünlü ve ünsüz çalışanlarını, yöneticilerini, patronlarını gerçekten kutluyorum.

Türkiye “çağdaş bir açık toplum” olduğunu, en azından deprem gibi bir felaketle karşılaştığında, kitle iletişim araçlarının hem teknik açıdan, hem de ahlâk açısından, gelişmiş endüstri toplumlarından hiç de geri kalmadığını gösterdi.

Olayın insan ögesini bazen duygu sömürüsü düzeyine taşımakla birlikte, Star, Show, Kanal D, atv, tüm haber kadroları ile çok başarılı yayınlar yaptılar.

Bu arada NTV’nin hem nesnellik, hem de kapsam ve ayrıntı olarak gerçekten çağdaş televizyon yayıncılığı ilkeleri açısından göğüs kabartan bir performans sergilediğini özellikle belirtmeliyim.

* * *

Pek doğal olarak, “çağdaş bir açık toplum” olmanın birinci gereği, “olanı biteni aynıyla yansıtmak”, yani hiçbir sansüre, baskıya boyun eğmeden, ya da iktidar ile hiç bir çıkar ilişkisini gözetmeden yayın yapmak koşulundan geçiyordu.

Gerek sosyal güvenlik, gerekse tahkim konularında çok kötü bir sınav veren, bütünüyle hükümetin dümen suyuna girerek, adeta köşe yazarlarına bile baskı uygulandığı izlenimi uyandıran “yönetim bildirileri” ile “tek yönlü yayın” yapacağını ilan eden ve prestijini önemli ölçüde zedeleyen “büyük medya”, deprem konusunda yurt içinde ve yurt dışında olanları, büyük bir dürüstlükle kamuoyuna aktardı.

Bu başarı, pek doğal olarak, “arabesk bir yağma kültürüne” teslim olmuş bulunan ve bu nedenle de hem geç harekete geçen, hem beceriksiz olan hem de “ideolojik sapmaları bağrında taşıyan uygulamalardan dolayı” akıl dışı hatalar yapan siyasetçilerin hoşuna gitmedi.

Çünkü, bu “başarılı yansıtma” doğal olarak, kamuyu temsil eden ama kendi ideolojik ve örgütsel açmazlarının küçük hesaplarından ve koşullanmalarından kurtulamamış, ülkenin içine ve dışına dönük çağ gerisi uygulamaları da toplum önünde teşhir etti.

Sonuç, iç ve dış dünya önünde yine bir “geri kalmışlık” simgesi olarak, Kanal 6’ya uygulanan “ekran karartma” kararı biçimde ortaya çıktı.

* * *

Kitle ileşitim araçları, Cumhuriyet’teki sütunlarımda ve bütün kitaplarımda açıkça belirttiğim gibi, 21’inci yüzyılda bizi yönetecek en büyük güç odaklarından biri olarak gözüküyor.

Güç, sorumluluk getirir.

Kitle iletişim araçları, örnek bir davranış sergileyerek, “deprem yaralarının sarılması için” ortak bir gönüllü eylem başlatmışlardır.

Fakat şimdilik, bu eylemin bir ayağı, harcamaların nasıl denetleneceği ayağı, eksiktir.

Vatandaş, yapacağı yardımların kimler tarafından nasıl harcanacağı konusunda kuşku içindedir.

Kamu yönetiminin şeffaflaştırılması, bu sorunun çözümü için tek yol olarak gözüküyor.

İşte medyanın, önümüzdeki dönemde en büyük görevi, “şeffaf devletin oluşturulmasına katkı” olarak belirmektedir.

Medya bu görevini gerçekleştirebilirse, bugüne dek topluma karşı yaptığı hataları da tarih önünde biraz hafifletebilir.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional