Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

EMRE KONGAR

 

 

MEDYA NOTU

 

 

BAZI TÜRKÇE YANLIŞLARI VE SERDAR TURGUT’UN ELEŞTİRİLERİ

 

 

Önce bazı Türkçe yanlışlarına değinelim:

Cengiz Çandar 17 Temmuz 1999 tarihli Sabah Gazetesi’ndeki makalesinin ilk cümlesinde “Çok yakın zamana kadar Süleyman Demirel’in Kudüs’te Filistinliler tarafından protesto edildiği kutsal mekânlarında Türk olduğumuz için elle tutulurduk” diyor.

İki yanlışı birden aynı anda içeren bir tümce olmuş bu:

Birinci olarak “…kutsal mekânlarında değil”, “…kutsal mekânlarda” denilmeliydi.

İkinci olarak da yazar “…elle tutulurduk” demiş. Herhalde “…el üstünde tutulurduk” demek istiyor.

Başka bir yanlış, daha doğrusu bir eksik, Milliyet Gazetesi’nin eki olan Oscar tv’de gözüme çarptı.

Bu derginin 17 Temmuz 1999 tarihli sayısında değerli gazeteci-yazar Yazgülü Aldoğan’ın televizyona geçtiği ve her Cuma akşamı saat 22’de bir program yaptığı haberi verilmiş.

Ama ister inanın ister inanmayın, Yazgülü Aldoğan’ın günü ve saati belirtilen bu programı hangi kanalda yaptığı yazılmamış.

Bir uyarı da bana, pek çok kez acımsızca eleştirdiğim gazetem Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç’ten geldi.

Geçen Cuma akşamı katıldığım Ceviz Kabuğu programında konuşurken, “artı” sözcüğünü çok sık kullandığımı, oysa bir artimetik terimi olan bu kelimenin, konuşma dilinde benim kendisine yüklediğim ilaveten veya ek olarak, yahut üstelik ya da üstüne üstlük gibi anlamlarda kullanılmasını yadırgadığını söyledi.

Kendisine pek katılmıyorum ama burada bu eleştiriyi belirtmeyi bir görev saydım.

Gelelim Serdar Turgut’un söylediklerine:

Serdar Turgut, her cumartesi Hürriyet Gazetesi’nin ekinde “Medya Yazıları” yazıyor.

Türkiye’de olup bitenleri “küresel” bir yaklaşımla değerlendiren bu yazılar hem bilgilendirici hem de yol gösterici.

Örneğin, gazetecilerin ve televizyoncuların reklamlarda oynamaları, ticari firmaların bedava seyahat davetlerine katılmaları, verdikleri hediyeleri almaları, borsada hisse senedi alıp satmaları gibi Türkiye’nin gündemine gelen sorunları, özellikle Birleşik Amerika’daki örneklerle de irdeleyerek, bazı önerilerde bulunuyor.

Turgut’un önerileri, hem basın mensuplarına hem de gazete ve televizyon patronları başta olmak kaydıyla tüm “medya yöneticilerine” yönelik.

Bu önerilere baktığınız zaman hem “şeffaflık ilkesinin” ön plana çıktığını görüyorsunuz, hem de “dünya stadartlarına” uygun olduklarını.

Yani Serdar Turgut, basın menusplarının ahlâklı davranmalarının güvencesini, haklarındaki bilgilerin gazete yönetimleri ve okurlar tarafından paylaşılmasında buluyor genellikle.

Üstelik de bu önerilerinin şu anda “uygulanmakta” olduğunu, verdiği örneklerle gösteriyor.

Ama “biz bize benzeriz” mantığı içinde, “medya patronlarında” ya da “medya yöneticilerinde” amiyane tabiri ile bu konuda “tık yok”.

Aklıma hemen kendi bankasının içini boşaltan patronlar ve onlarla işbirliği yapan yöneticiler geliyor:

Acaba medyadaki “etik tartışmalarına yol açan uygulamaların”, yani daha açık terimiyle “ahlâksızlığın” önlenememesi “balık baştan kokar” özdeyişinin, bugünkü medyada da, güncel olarak geçerli ve doğru olmasından mı kaynaklanıyor?

Yoksa medya patronları ve yönetcileri, (özellikle son tahkim tartışmalarıya doruğa yükselen bir biçimde) halkın gözünde gittikçe politikacı seviyesine düştüklerinin ve halkın tüm güvenini yitirmekte olduklarının farkında değiller mi?

Okur ve izleyici üzerinde etkilerinin, “seçicilik” filtresi ile nasıl dengelendiğini merak ederlerse, benim “Toplumsal Değişme Kuramları” adlı kitabımın “Etkili Haberleşme” bölümüne bakabilirler.

(Bu son cümle şaka tabii. Medyada patron ya da yönetci olanların hiçbir şey okuma gereksinmesi duymadıklarını herkes gibi ben de biliyorum).


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional