Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
MEDYA NOTU
EMRE KONGAR
“MEDYA NOTU” KİTAP OLURKEN KÖPEKLİK TARTIŞMALARI
Cumhuriyet Gazetesi’nde “ Aydınlanma” köşesinde yazmaya başladığımda, her haftaki makalemin sonuna bir de “medya notu” koyuyordum.Bu “not”, televizyonda ya da basında, gözüme, kulağıma çarpan bir Türkçe yanlışı, bir mantıksızlık ya da bir çirkinlik üzerinde olabileceği gibi, kimi zaman bir güzellik veya bir başarı da içerebiliyordu. Uzunca bir süre devam eden bu “notlar” okuyucunun çok ilgisini çekti ve hatta bazı okurlar, asıl makaleyi bir yana bırakıp, “bugünkü medya notunuz çok iyi idi” gibi yorumlar yapmaya başladılar. Gazetenin yazıişleri bir süre sonra, okurlardan gelen tepkileri dikkate alarak benim, “medya notumu”, televizyon sayfasında haftada bir, bağımsız bir makale olarak yazmamı istedi. Şimdi, bağımsız makaleler biçiminde “bilgisayara alınmış olan” (“kaleme alınmış olan” karşılığı) bu “Medya Notu” yazıları bir kitap oluyor. Remzi Kitabevi ’nin yönetisi Erol Erduran ile birlikte kitabın adını hem yabancı kelimelerin etkisi altında kalmış olan hem de yanlış kullanılan Türkçeyi simgelemesi bakımından “Konsantremi Bozma” koyduk.Alt başlık oarak da “ Medya ve Medyatik Türkçe Üzerine Notlar” dedik.Şimdi kitabı oluşturan yazılara bir baktım da, pek doğal olarak olumsuz “notlar”, olumlu “notlardan” daha fazla olmuş zaman içinde. Yakında piyasaya çıkacak olan kitapta kimler ve neler yok ki! Sanıyorum 21. Yüzyıla girerken medyamızın “hal-i pür melali” pek çok okuyucunun hem ilgisini çekecek, hem de onların gerek Türkiye’deki “ Kitle İletişim Araçlarının Yapısı” gerekse “Kitle İletişim Araçlarında Kullanılan Türkçe” konusunda bilinçlenmelerini sağlayacak.* * * Bugünlerde medyamız iki açıdan çok önemli günler yaşıyor: Birinci olarak, Fethullah Gülen ’in bizzat kendisinin “eğitim amacı ile” doldurduğu anlaşılan kasetlerini yayınlayarak, kamoyuna bu konuda birinci elden bilgiler veriyor.İkinci olarak bu konda “uzmanların” tartıştığı proramlar yaparak konunun çeşitli yönleri hakkında kamuoyunu aydınlatıyor. Bunlara geçenlerde Mehmet Ali Birand ’ın 32. Gün adlı programı da katıldı.Birand’ın konukları arasında, Fethullah Gülen’in televizyon kanalı olan Samanyolu tv’de program yapan iki kişi ile çeşitli politikacılar ve uzmanlar vardı.Gülen ’in televizyonunda program yapan Nevval Sevindi’nin Gülen’e ve kendisine yapılan saldırılara karşılık, katılanların bazılarına “ahlaksız” ve “köpek” demesi ile ünlenen bu progrmada, aslında Mahçupyan’ın iki teşhisi çok daha önemliydi.Ama sansasyon meraklısı medyamız Sevindi’in sözleri üzerinde odaklaşınca, Mahçupyan’ın yargıları güme gitti.Oysa Mahçupyan, Gülen ’in aslında siyaset yaptığını ama Türkiye’de siyaset alanı çok daraltıldığı için, bunu ancak “kendi cemaati çerçevesinde gerçekleştirdiğini” söylüyordu.Kanımca “Gülen’in bir politikacı olduğu” son derece doğru bir teşhisti ve ne yazık ki programın küfürleri arasında güme gitti. Mahçupyan , ikinci çok önemli bir teşhiste daha bulundu;Mahçupyan ’a göre, Türkiye’de siyasal alan o denli sınırlamalar ve kısıtlamalarla doluydu ki, herhangi bir siyaset adamı’nın çok açık sözlü olması bu yasalar karşısınıda olanaklı değildi.Dolayısıyla, Gülen de herkes gibi düşüncelereni açık açık söyleyemiyordu; yani Türkçesi “takiyye yapmak zorunda kalıyordu”.Kanımca, Mahçupyan’ın, gerekçelerini de açıklayarak, Gülen’in takiyye yaptığı gözlemi de son derece doğruydu.Gülen ’in “sadece bir insan, bir kişi, bir vatandaş olarak” bazı haklarının bulunduğunu da hatırlatan Mahçupyan, bence gecenin yıldızı idi.Ama böyle bir “ açık oturumda” Sevindi’nin “açık açık küfür etmesi” ön plana çıktığı için, Mahçupyan gerekli ilgiyi toplayamadı diye düşünüyorum. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024