Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

TEK BİR UĞUR DÜNDAR

TÜM MEDYAYI AKLAR

 

Çeşitli düzeysizliklerinden dolayı medyaya kızabilirsiniz.

Siyasal saptırmalardan dolayı medyayı yanlı bulabilirsiniz.

Medya patronlarının, kendi şirketlerinin çıkarları için sahip oldukları kanalları ve gazeteleri kullandıklarını görüp, hem kızıp, hem de güveninizi yitirebilirsiniz.

Ama unutmayın ki, siyasetin yozlaştığı, adaletin kimi zaman yeterince hızlı karar alamadığı, kimi zaman da hiç işlemediği bir toplumda, “kamu yararı” ya da “toplum çıkarları” açısından medyanın işlevlerini yadsıyamazsınız.

Son dönem olaylara kısaca bir göz atalım:

Susurluk olayını, “bir kaza eseri” nasıl öğrendik?

Medya sayesinde.

Zaten “Susurluk kazası” ile ortaya dökülen “mafya-politikacı-polis-çete-devlet” ilişkileri, “devlet” tarafından açıklanmadığı, “kazaen” kamuoyuna yansıdığı için, işin sonu getirilmiyor (Bu cümle, başta Aydın Engin olmak kaydıyla, “Susurluk ne oldu?” diye soran meslektaşlarıma da yanıtttır).

Susurluk kazası sonunda Mehmet Ağar’ı kim istifa ettirdi?

Medya.

Alaaddin Çakıcı olayını kamuoyuna kim yansıttı?

Medya.

Bu olay sonunda Eyüp Aşık’ı kim istifa ettirdi?

Medya.

Abdi İpekçi cinayeti davasını kamuoyuna kim aktardı?

Medya.

Diyeceksiniz ki, bütün bunları medya yapıyor da ne oluyor? Hiç!

“Hiç” olur mu hiç?

Bir kez bunlar tarihe, yani kayıtlara geçiyor.

Türkiye’nin “hukuk devleti niteliğine yeniden kavuşacağı günlerde”, hiç kuşkunuz olmasın bütün bu dosyalar yeniden raflardan inecek.

Yeniden bu pisliklerin hesabı görülecek.

Bu konuda benim hiç kuşkum yok.

Ayrıca, zaten tarih baba, bütün bunları hafızasına kaydetti.

Sadece tozlu dosyalarda değil kamuoyunun vicdanında, tarihin ve toplumun canlı belleğinde hepsi kayda geçti.

Bu konuda yazılmış pek çok kitap ve yazı var.

Enis Berberoğlu, Soner yalçın, Doğan Yurdakul, Tuncay Özkan, Oral Çalışlar, Faruk Bildirici, Hikmet Çetinkaya, ve tabii rahmetli Uğur Mumcu, konunun uzmanı yazarlar olarak hemen akla gelenlerden.

Belki bir yazımda Türkiye’deki çete-devlet ilişkilerinin “kaynakçasını” da okurlarımla paylaşırım.

Ama şimdilik, Serdar Turgut’un 23 Ağustos 1998 Pazar günkü Hürriyet Pazar gazetesinde “Renkler” başlığı altındaki sütununda yayımlanan “Adalet Reformu” adlı yazısını belirtmekle yetineceğim.

Turgut bu enfes mizahi eleştirisinde bugünlere nasıl gelindiğini çok güzel anlatıyordu.

Tabii, bu başarı, O’nun, Armageddon filminde Mars gezegeninin görüntüleri olduğunu söyleyen 10 Eylül 1998 tarihli yazısındaki yanlışı affetirmez ama, olsun, yine de “Adalet Reformu” yazısının mizahi köşe yazıları alanında bir “başyapıt” olduğunda hiç kuşku yok.

Neyse, ben bu yazıyı, son haftalarda Uğur Dündar’ın Arena programına dikkati çekmek ve bu programda Dündar ve arkadaşlarının dudaklarımızı uçuklatan açıklamalarını ve adalet mekanizmasının bu açıklamaları dikkate alarak harekete geçmesini kutlamak için kaleme (yani bilgisayara) aldım.

Sahte katiller, başkasının yerine hapse girenler, devlet-çete ilişkileri, kumarhane tezgahı, adaletin nasıl yanıltıldığı, hem de somut sonuçlar verecek bir biçimde bu programda işlendi.

Sadece bu başarı bile, bence medyanın pek çok kabahatini bağışlatmaya yeter.

Yani demek istiyorum ki, bağımsız ve özgür medyanın varlığı, zarardan çok yarar getiren bir kurumdur ve demokrasiler için vazgeçilmez bir önkoşuldur.

İçinde ideolojik ya da ekonomik olarak satılmışlar yani para için inanmadığı şeyleri yazanlar ve söyleyenler, özel çıkarlarını ölümüne savunanlar, insanlara bile bile çamur atanlar ve leke sürenler, şantajcılar, yalancılar, sahtekâ rlar, iş takipçileri olsa bile, hiç bir demokrasi, özgür ve özerk medyadan vazgeçemez, vazgeçmemelidir.

Parlamentodan vazgeçiyor muyuz?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional