Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

MEDYA NOTU

 

EMRE KONGAR

 

HINCAL ULUÇ “DOYUMSUZ” MU?

 

Sevgili Hıncal Uluç geçenlerde, Sabah Gazetesi’ndeki sütununda “doyumsuz” ve “doyulmaz” sözcükleri üzerine bir yazı yazdı.

Özetle, “doyumsuz” sözcüğünün artık, esasta doğru olmayan bir biçimde “doyulmaz” kelimesi yerine yaygın olarak kullanıldığını, yaygın olarak kullanıldığı için de “galat-ı meşhur, zamanla galat-ı meşru olur” anlayışı çerçevesinde, “doyumsuz”un, bundan sonra “doyulmaz” anlamına da gelebileceğini belirtiyordu.

Kanımca son derece yanlış ve tehlikeli bir yargı veriyordu sevgili Uluç.

Çünkü, “doyumsuz” aslında “tatminsiz” anlamını taşıyan bir sözcük.

Siz bunu kendisiyle hiç bir ilişkisi olmayan, hatta ters hava taşıyan “doyulmaz” anlamında da kullanırsanız, aynı sözcüğün, biri doğru biri yanlış olarak birbiriyle ilişkisi olmayan iki manaya gelmesine yol açmış olursunuz ki, bu ne “galat-ı meşhur zamanla galat-ı meşru olur” anlayışına, ne de başka bir geleneğe uyar.

Bir sözcüğü, anlamıyla ilişkisi olmayan bir başka sözcük yerine yanlış olarak kullanmak, herhangi bir dilbilgisi kuralını yaygın olarak yanlış kullanıp, sonunda değiştirilmesine yol açmaya benzemez.

Örneğin, “cami” sözcüğü “i” eki aldığı zaman, sözcüğün kaynağına göre buna “camii” demek gerekir ama artık Türkçeleşmiş bir biçimde “camisi” deniliyor.

Ya da özgün biçimi “eczahane” olan sözcük artık herkes tarafından “eczane” yazıldığı için, artık bu “galat-ı meşur da, galat-ı meşru” olmuş.

Ama “doyumsuz”, kim ne derse desin (ki bu hatayı yapan ünlü bir köşe yazarını daha en azından ben biliyorum), “doyulmaz” anlamına gelmez, sadece sözcüğü bu anlamda kullananı (sözüm meclisten dışarı) “bilgisiz” yapar.

Sevgili Uluç’un bu yanlış kullanımı kendi kimliğinde denemesi için (hoşgörüsüne sığınarak) yazımın başlığını bilhassa “Hıncal Uluç ‘doyumsuz’ mu?” diye koydum.

Bilmem hoşuna gitti mi?

“Doyumsuz” sözcüğünü “doyulmaz” anlamında kullanırsanız, örneğin şöyle bir cümlenin ne anlamı olur acaba:

“Her ne kadar düşmanları, o yazarın doyumsuz olduğunu öne sürerlerse de, ben tam tersine, yazılarının tadına doyulmaz olduğu kanısındayım”.

Bu arada sevgili okuyucum, Eleştiri Kitap Kulübü’nün sorumlusu, Özdemir Özkan da, Cumhuriyet Radyo’da tanıtım yapan Aylin adlı hanımın, “Sanat müziğinin doyumsuz eserlerini dinlemek istiyorsanız…” biçimindeki cümlesiyle, aynı yanlışı yaptığını belirttiği bir e-posta yollamış.

Bu vesileyle, “iğneyi kendimize de batırıyorum”.

* * *

Gelecek haftalarda bu sütunda Korkmaz Yiğit’in “medya”ya girişi ile ilgili bazı düşüncelerimi yazacağım.

Şimdi en önemli soru “yeni patron”un, satın aldığı kanallarda ve gazetelerde nasıl bir yayın politikası izleyeceği.

Kanal E’yi alır almız, Prof. Nükhet Güz’ün “Yedi üstü Yedi” ve “Ekin Rüzgarı” adlı güzelim porgramlarını yayından kaldırması bana oldukça ilginç bir işaret gibi geldi.

Ne diyelim:

“Hadi hayırlısı” bakalım.

* * *

Medyamız, haklı olarak, İstanbul’un içme suyu havzasını yağmalayan bir iktidar milletvekilini teşhir etti.

Peki bu milletvekili önümüzdeki seçimlerde, lideri tarafından partisinin listesinde “seçilebilir” bir sırada aday gösterilirse, basınımız ve televizyonlarımız ne yapmayı düşünüyor?

Ben sadece bu “vekilimizin” durumunu değil, medyamızın kendisiyle ilgili tutumunu da izlemeye çalışacağım.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024

Valid HTML 4.01 Transitional