Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Makaleler

Articles in English

Evet, bu sütunun adı "Medya Notu"

Evet, bu sütun, siyasal makale yazdığım sütunun altına koyduğum "medya notlarından" çıktı.

Evet, bu sütunda genellikle "medyada gözü, kulağı, mantığı tırmalayan hatalar" üzerindeki düşüncelerimi yazıyorum.

Evet, büyük bir olasılıkla, gazete yönetimi de, okurlar da, "bu hafta yazar hangi yanlışa parmak basacak" diye okuyorlar bu sütunu.

Oysa bu hafta daha felsefi bir konuya, "küreselleşme çerçevesinde Hollywood filmlerinin ideolojisi" konusuna değinmeyi istiyorum.

Üstelik, bütün bir Amerikan film endüstrisinin tek bir ideolojiye indirgenemeyceğini bilerek yazmak zorundayım bu yazıyı.

Önce "egemen ideolojiye" dikkati çekmeliyim: Hollywood esas olarak Amerikan yaşam biçiminin üzerine kuruludur.

Yani, "Amerikan yaşam biçiminin evrenselliği, bir başka deyişle, Amerikan yaşam biçiminin dünyanın her yerinde de egemen kılınması için özendirilmesi" ilkesi üzerine kurulu bir endüstridir.

Bu niteliği ile, "tüketim kültürünün ve bireysel kahramanlığın yüceltilmesi" üzerine kurulu olduğu gibi, zaman zaman aşırı şiddeti, aşırı bireysel sapmaları ana tema yapan filmler de çekerek, evrensel düzeydeki bir yozlaşmaya da katkıda bulunur.

Bu yazı, bütün bu genel özellikleri aklıda tutmak kaydıyla, şu sıralarda gösterimde bulunan bir "eylem filminin" (action movie) üzerine, aykırı bir felsefeyi dikkate sunmak için yazıldı.

Sanıyorum, bugünkü toplumumuzdaki en büyük kültürel düşmanlarımızdan biri "toptancılık".

Yani bir ülkenin kültürünü toptan reddetmek, ya da bir kültürel yaklaşımı toptan yüceltmek gibi.

Oysa, hangi ülkeninki olursa olsun, bizden farklı bir kültürü toptan reddetmek, ya da bir yaklaşımı, bütün açılımları ve çağrışımları ile toptan yüceltmek olanaklı değil.

Neyse, soyut genellemeleri bir yana bırakarak, söz etmek istediğim filme geleyim:

Bruce Willis ile Alec Baldwin'in oynadıkları Merküri Şifresi gibi bir isimle Türkçeleştirilmiş olan film, sözünü etmek istediğim.

Şu anda Ak Merkezdeki bir sinema salonunda gösterimde.

Aslında son derece sürükleyici bir eylem filmi. Bruce Willis hayranlarına özellikle tavsiye edilir.

Görecek olanların tadını kaçırmamak için fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.

Amerika Birleşik Devletleri gibi bugünün dünyasında "Tek Süper Güç" olan bir ülkenin "Milli Güvenlik" kavramı ile (yani ABD dünyadaki tek süper güç olduğuna göre tabir caiz ise "dünyanın milli güvenlik kavramı" ile) 9 yaşındaki otistik bir çocuğun yaşamı arasındaki karşılaştırmalı değerin tartışmasını felsefi planda da eylem planında da gündeme getiren bir film.

Aralarında Irak'taki bir generalin de bulunduğu yüzlerce "gizli ajanın güvenliği" mi, yoksa 9 yaşındaki "zihinsel özürlü" bir çocuğun hayatı mı daha önemli acaba?

Türkiye'deki "çetelerin" tartışıldığı bir ortamda, mutlaka görülmesi ve ders alınması gereken bir film.