Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

26 Ağustos 2024

Bağımsızlığı ve Sınırları Kanlı Muharebelerle Çizilmiş Olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa'sı Bu İktidar Tarafından Yeniden Yazılamaz.

Bugün 26 Ağustos:

Büyük Zafer'in kazanıldığı Başkomutan Muharebesi'nin başlamasının yıldönümü.

Türkiye'nin gündeminde ise, ülkeyi iflasa sürüklemiş, her konuda duvara toslamış bir "Şahsım Devleti" veya "Patrimonyal NeoSultanizm" ya da "İslamo-Faşizm" denilen Rejimin sahibi olan siyasal iktidarın, meşruiyetini kaybetmiş olan iktidarını sürdürebilmek için yeni bir Anayasa yapmak atılımı var!

Dünkü Cumhuriyet gazetesinde biri benim biri de Zülâl Kalkandelen'in yazdığı iki makale vardı:

Bu iktidarın niçin yeni bir Anayasa yapamayacağını anlatan iki yazı.

Tarihe bir not düşmek için bu iki yazıyı internet sitemin GÜNCEL bölümünde alıntılıyorum.

* * *

Zülal Kalkandelen

Türkiye için acil durum tespiti!

25 Ağustos 2024 Pazar

Çiftçiler binbir zorlukla yetiştirdikleri ürünlerini satamayıp yollara dökerken...

İşsizler yüzlerce kez başvurdukları kapılarda reddedilirken...

Ayda 12 bin 500 TL ile geçinmeleri olanaklı olmayan emekliler inanılmaz bir yaşam savaşı verirken...

İşçiler emeklerinin hakkını alamadıkları için akşam evlerine elleri boş dönerken...

TL'nin sürekli değer kaybetmesi yüzünden yoksullaşan halka karşı kodamanlar her gün daha çok zenginleşirken...

Kadınlar artık en temel hakları için 21. yüzyılda mücadele vermek zorunda kalırken...

Eğitim tümüyle tarikatların ve gericilerin eline bırakılmışken...

Gericilik azıp laikliğin tabutuna son çiviler çakılırken...

Liyakatin artık esamesi okunmadığından yeğencilik yüzünden tüm kadrolar torpille yeteneksiz akraba ve akranlarla doldurulmuşken...

Dört beş maaşlılar yer, asgari ücretliler bakarken...

Üniversiteler kayyum rektörlerle medrese sistemine döndürülmeye çalışılırken...

Gençler gelecek umutlarını söndüren bu ortamda yurtdışına yerleşme hayalleri kurarken...

Emeğiyle ekmek kazanan herkes mutsuzluk içinde kıvranırken...

Cumhuriyet rejiminin tüm birikimi emperyalistlere ve sermayedarlara peşkeş çekilirken...

Ülkenin gölleri kurutulup ovaları yağmalanırken...

Zeytinlikleri yapılaşmaya açılıp sahilleri ranta kurban edilirken...

Adaletin ne olduğu bile unutulurken...

Sahtekârlık, köşe dönmecilik, görgüsüzlük ve ahlaksızlık kangren gibi toplumu esir almışken...

Sokaklar şiddet sarmalına teslim edilirken...

Sağlık sisteminin çöktüğü hastanelerde doktorlar, dinciliğin ve ırkçılığın giderek yükseldiği okullarda eğitmenler ve iktidar baskısı altında can çekişen adliyelerde avukatlar şiddet mağduru olurken...

Kadın cinayetlerinin sonu gelmezken...

Sokak hayvanlarının canice katledilmesi için yasa çıkarılırken...

Türkiye tam anlamıyla bir mezbahaya dönüşürken...

Sınırlar kevgire döndüğünden ülkeye giren çıkanın sayısı bile bilinmezken...

Böylesine bir yıkımı yaratan siyasal İslamcı AKP, ikinci parti konumuna düştüğü halde yeni bir anayasa yapmayı tartışmaya cüret ederken...

Türkiye'de bir akşam TV kanallarına baktım.

***

Hem yandaş medyada hem de muhalif/bağımsız medyada tartışılan konular, Özgür Özel'in ayağının kırılması üzerinden yaratılan iddialar, İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu'nu ziyareti, CHP Tüzük Kurultayı öncesinde gerçekliği kuşkulu kulis bilgileri ve Devlet Bahçeli'nin odasına yeniden koyduğu 17-25 Aralık takvimi ile AKP'ye verdiği mesajdı.

Durum buysa gazeteciler için silkinme vaktidir! Halkın gündemi siyasetçilerin ayak oyunları, kurultayda koltuk koruma hesapları ya da birilerinin belli bir kişisel kazanç için sızdırıp yaymaya çalıştığı bilgiler değildir! Bu konuları aynı kişilerle saatlerce tartışarak reyting beklentisi içinde olmak acizliktir. Bunların hiçbiri çocuğuna yedirecek yemek bulamayan ailelerin, işsizlikten intiharın eşiğine gelenlerin ve tarikatların pençesinde kıvranan gençlerin gündeminde yoktur.

***

Halka AKP'nin neden yeni anayasa yapamayacağı, anayasayı kurucu meclislerin yapabileceği, anayasanın ilk dört maddesinin neden değiştirilemeyeceği herkesin anlayabileceği şekilde yetkin uzmanlarca anlatılmalı ve toplumun tüm kesimlerinden gelen erken seçim talebi yüksek sesle dillendirilmelidir. Medyanın odak noktası bu olmalıdır.

TBMM uzun zamandır sadece AKP ile MHP'nin isteklerini onaylama kurumuna dönüştüğünden, sanki asgari ölçüde bir demokratik sistem varmış gibi, yasama meclisi görevini yapıyormuş gibi davranmaya da son verilmelidir. Yıllardır AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki dudağı arasından çıkan talimatlarla yönetilen Türkiye, artık tüm kurumlarıyla çöküşün eşiğindedir; toplumun üzerine giydirilmeye çalışılan deli gömleği yırtılıp atılmalıdır.

Muhalefetin silkinme vakti ise çoktan geçmiştir. Halkın kendilerine verdiği oyların gereğini yapıp toplumsal muhalefeti erken seçim hedefinde birleştirmek en acil görevleridir!

* * *

Emre Kongar

Yeni anayasa aldatmacası

25 Ağustos 2024 Pazar

Şahsım Devleti iflas etti:

Neden iflas etti?

Çünkü Erdoğan/AKP iktidarı bütün istediği yetkileri aldı!

Yürütme ellerinde.

Yasama ellerinde.

Yargı ellerinde.

Ve bütün yetkileri tek kişinin elinde topladıkları halde...

Ya da daha doğru bir deyişle:

Bütün yetkileri tek kişinin elinde topladıkları için.

"Şahsım Devleti Rejimi" iflas etti!

***

Şimdi bu iflası, "Yeni Anayasa" tartışmaları ile hem örtbas etmek istiyorlar...

Hem de sanki Anayasa'yı değiştirerek ülkeyi bu iflastan kurtarabilirlermiş gibi bir izlenim yaratmak niyetindeler.

Oysa 22 yılda, ne istedilerse aldılar.

Mevcut Anayasa doğrudan doğruya onların eseri!

Şimdi kendi ürettikleri ucube Anayasa ile her şeye hâkim oldukları "Şahsım Devleti Rejimi"ni, daha da koyulaştırmak ve iktidarlarını uzatmak arzusundalar.

Ve bunu kendi tabanlarına umut diye aşılamaya çalışıyorlar!

Çünkü artık kurdukları rejimin iflas ettiğini, yolun sonuna geldiklerini kendileri de görüyor!

***

Sakın son günlerde ortaya çıkan ve yalanlanan "Mehmet Şimşek istifa etti" dedikodularının hızına kapılıp "iflas" sözcüğünü sadece mali ve ekonomik anlamda kullandığımı sanmayınız sevgili ve değerli okurlarım:

Ülkenin mali ve ekonomik olarak da iflas ettiği bir gerçek.

Ama benim burada bahsettiğim "iflas", "Şahsım Devleti Rejimi"nin toptan iflası!

"Şahsım Devleti Rejimi" bir devletten beklenen görevlerin hiçbirini yapamıyor artık:

Vatandaşın can ve mal güvenliği kalmadı.

Ülkemizdeki ulusal ve uluslararası çeteler bu rejimde öylesine çoğaldılar ki çökertile çökertile bitirilemiyorlar.

Uyuşturucu sorunu, başa çıkılamaz boyutlara ulaşıyor.

Neredeyse her gün bir kadın öldürülüyor, bir çocuk kayboluyor.

İnsanlar apartmandaki komşu veya trafik kavgasında bile birbirlerini öldürüyor.

Terör örgütü gerekçesiyle şirketlere, deprem gerekçesiyle halkın tapulu mallarına el konuyor.

Adaletin sadece zengine ve siyasete çalıştığı iddiaları ayyuka çıktı.

Yolsuzluk ve yağma, kentleri, köyleri, kıyıları, doğayı, tahrip edecek düzeyde yaygınlaştı ve derinleşti.

Başta emekliler, sabit ve dar gelirliler olmak kaydıyla insanlar aç.

Gençlerin gelecekten umutları kalmadı.

Doktorlar ve yetişmiş meslek mensupları ülkeyi terk ediyorlar.

Sağlık hizmetleri yetersiz, sadece parası olan yeterli sağlık hizmeti alabiliyor.

Eğitim tarikatlarla işbirliği halinde, tam bir gerilemeye kurban edildi; çocuklarımız, geçersiz Ortaçağ bilgileriyle donatılarak, küresel rekabet karşısında çaresiz bırakılıyor.

Ortadoğu'dan ve Afganistan'dan gelen kaçak sığınmacılara tanınan haklar vatandaşlara tanınmıyor.

Ülkenin vatandaşlığı satılığa çıktı hem de ucuza.

***

Sevgili ve değerli okurlarım, yukarıdaki listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.

Ben hemen aklıma gelen, kamuoyuna yansıyan, ortalıkta herkesin gördüğü, bildiği, yaşadığı ve artık bıktığı, müzminleşen sorunları sıraladım.

Sonuç olarak bu iktidar yeni bir Anayasa filan yapamaz:

Çünkü:

1) Yaptıkları yapacaklarının güvencesidir; yaptıkları ortada; ülkeyi, devleti, rejimi iflas ettirdiler.

2) Yeni bir Anayasa ancak meşru bir iktidar tarafından yapılabilir oysa bu iktidar, kendi oluşturdukları mevcut Anayasa'ya göre de siyasal gelenek ve göreneklere göre de meşruiyetini yitirmiştir.

3) Yeni Anayasa ancak toplumu temsil eden bir iktidar tarafından yapılabilir oysa bu iktidar son yerel seçimlerin de gösterdiği gibi, toplumu temsil etme özelliğini yitirmiştir.

***

Yeni Anayasa tartışması bir aldatmacadır:

Görüyorum ki CHP, daha baştan bu aldatmacaya karşı olumsuz bir tavır belirleyerek bu tuzağa düşmeyeceğini açıklamıştır.

Dilerim bu tavrını kararlılıkla sürdürür

* * *

Evet, değerli ve sevgili okurlarım:

Özetle:

Bu iktidar yeni bir Anayasa yapamaz!

Önümüzdeki günlerde bu konudaki irdelemelerimiz devam edecek.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 8 Temmuz 2024

Valid HTML 4.01 Transitional