Emre Kongar'ın Resmi^* İnternet Sitesi

Dün, Kozyatağı Kültür Merkezi'nde Yeni Ülke Dergisi'nin düzenlediği "100. Yılında Türkiye Yönünü Arıyor" başlıklı bir söyleşi ve kitap imzası yaptım.

Yeni Ülke Dergisi adına Levent İncedere'nin yönetimindeki söyleşide salon ağzı ağzına dolmuştu.

Kadıköylü okurlarım ve izleyenlerim, yağmurlu bir Pazar günü beni dinlemeye ve tartışmaya gelmişlerdi.

Levent Bey'in sunuşundan sonra, Türkiye'nin Cumhuriyet Devrimi'nin insanlık tarihi içindeki yerini anlattım.

Daha sonra, Cumhuriyet Devrimi'nin kırılma noktasının Çok Partili Düzen'e, Demokrasiyi destekleyecek olan sermaye sınıfı ve özellikle de işçi sınıfı olmadan geçildiği için yaşandığını vurguladım.

Sunuşum sırasında toplumda genel kabul gören bazı yanlışları da düzeltmeye çalıştım.

Örneğin "Çok Partili Düzenin ilk darbesi 27 Mayıs 1960 askeri darbesidir" yanlışını düzelttim:

Çünkü Çok Partili Düzenin ilk darbesi 27 Mayıs değil, ona yol açan Menderes'in 18-28 Nisan 1960 Tahkikat Encümeni sivil darbesidir.

Örneğin "Bütün askeri darbeler aynıdır" yanlışına işaret ettim:

Çünkü 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri, 27 Mayıs 1960 darbesine karşı yapılmıştır.

Ayrıca Atatürkçülüğe karşı en büyük kötülüğün kendisini Atatürkçü diye niteleyen Kenan Evren tarafından yapıldığını vurguladım:

Ali Sirmen 'nin 12 Eylül yönetiminin Atatürkçülüğü saptırmasını "Kenanizm" diye nitelediğini anlattım.

Türkiye'nin bugünkü bocalamasının, coğrafi mobilite bakımından "Gecekondulaşma", eğitim bakımından "Dincileşme" süreçlerine bağlı olarak ortaya çıktığını vurguladım.

Osmanlı'nın Din-Tarım Toplumu aşamasında patinaj yapmasından dolayı çöktüğünü, Atatürk'ün Endüstri Toplumunun devlet yapısı olan Cumhuriyet'i, bir Din Tarım Toplumu üzerine kurduğunu, mevcut sıkıntıların bu çelişkiden kaynaklandığını anlatmaya çalıştım.

Tarihsel dönüşüm sürecinde emperyalizmin gücüne, etkisine ve tarikatlarla ittifakına dikkat çektim.

Ülkenin geleceğinin "Demokratik laik ve sosyal hukuk devleti" yapısında olduğunu vurguladım.

Tarikatların kucağında Demokrasinin ve "Güçlendirilmiş Parlamenter Rejimin" gerçekleştirilemeyeceğini anlattım.

Bir saat 8 dakika süren konuşmanın sonunda sorularla tarihsel ve toplumsal sorunların güncel yansımalarına da girdik ve pek çok soruna işaret ederek, çözüm yollarını tartıştık.

Elbette bu söyleşide anlattıklarım, Yeni Ülke Dergisi'nin değil, benim kendi fikirlerimdi ve söylediklerim, Yeni Ülke Dergisi'ni bağlayacak düşünceler değildi.

Ama zaten izleyicilerden çok da farklı ve ters görüşler de dile getirilmedi.

Sadece tartışma konularını daha da derinleştirecek sorular soruldu ve yorumlar yapıldı.

Daha sonra yaptığım imzada, özellikle Tarihimizle Yüzleşmek ve DEVRİM VE KARŞI DEVRİMİN YÜZ YILI kitaplarımızın ilgi gördüğünü fark ettim ve memnun oldum.

Bana ve izleyenlere bu söyleşi, tartışma ve imza olanağını veren Yeni Ülke Dergisi'ne, hem kendi adıma, hem de izleyenler adına teşekkür ederim.